Memlekette onca dram, trajedi, komedi varken, ben bu aile içi meselelere niye kafayı taktım ki? Salgın koşullarında laf kıtlığında veya bolluğunda asma budama hakkımı kullandığıma sayın artık.
Ülkenin hatta dünyanın en güçlü ve zengin adamı olsan da, bu güç ve zenginlikten sevgi ve mutluluk çıkmıyorsa, etraf ve ülke ahalisi burnundan soluyorsa, bırak etrafı ahaliyi, kendi aile bireylerin bile senden memnun değilse, neye yarar o zenginlik, ne kıymeti var o iktidarın! Hani Kul Himmet “Tüm bedesten senin olsa, Dünya kadar malın olsa, Karun kadar malın olsa ne fayda” diye ünlemiş ya, öyle bir hesap işte!
Söz ülkemizden dışarı, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkan Yardımcısı, Başbakan ve Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Raşid el Maktum’un ailesinde yaşananlar, iktidar ve servetin yanlış kişiler elinde biriktiğinde nasıl mutsuzluk üretebildiğini gösteriyor. Belki de daha doğru bir ifadeyle, iktidar ve servetin mutlu olmaya yetmediğini.
Raşid El Maktum, ülkesinin en güçlü kişisi; milyarlarca dolar servetiyle de dünyanın sayılı zenginlerinden. Sadece Londra’daki 100’den fazla otomobilleri için 6 katlı otopark yaptırmış ki, zenginliğini artık siz düşünün. O kadar otomobille ne yapacaksa. Toplamda altı (6) karısı var, çocuklarının torunlarının sayısı belirsiz. Zenginliği serveti dudak uçuklatıcı ama gel gör ki, bunca iktidar ve servet ne kendisini mutlu ediyor ne de ailesini. Raşid El Maktum’u ailesiyle birlikte gülerken, gülümserken gösteren bir fotoğrafı yok; varsa da ben rastlayamadım. Güldüğü fotoğraflar, kendisi gibi zengin dünya kapitalistleriyle ortak yatırım anlaşmaları sırasında çekilmiş görüntüler.
Ailenin tek mutlu kişisi bunca servetin varisi oğlu Hamdan Al Maktum olsa gerek. Su gibi para harcıyor ama insan içine çıktığı da söyleniyor. Öyle ki, babasını Londra metrosuna bindirmeyi başarmış, selfi bile çekmiş.
Gel gör ki, diğer aile bireylerinden gelen haberler pek de mutluluk haberleri değil. Onca servetin sahibi Raşid Al Maktum’un kızı Şeyha Latife, artık nasıl bir esaret hayatı ise, ailesinden ülkesinden kaçmayı seçmiş. 2018 yılında fırsat bulup bindiği yat ile denize açılmış ama babasının peşine taktığı muhafızlar Şeyha Latife’yi Hindistan’a 80 kilometre kala yakalamışlar ve Dubai’ye geri getirmişler. O gündür bugündür, Latife kafeste yaşıyor.
Geçenlerde internet ortamına düşen videosunda babasının kendisine nasıl rehine muamelesi yaptığını anlatıyor kadıncağız: “Bunu kilitleyebildiğim tek kapı olduğu için banyodan çekiyorum. Şu an bir villadayım ve rehin durumdayım. Villa hapishaneye dönüştürülmüş durumda. Tüm pencereler demir parmaklıklarla kaplı ve hiçbirini açamıyorum. Dışarıda 5 polis memuru, içeride ise 2 kadın polis memuru bulunuyor. Temiz hava almak için bile dışarı çıkamıyorum. Ne zaman salınacağımı veya salınırsam bile ne koşullarda olacağımı bilmiyorum. Her gün can güvenliğimden endişe ediyorum. Bu durumdan kurtulabilir miyim onu da bilmiyorum. Polis memuru hayatım boyunca hapiste olacağımı ve bir daha gün yüzü göremeyeceğimi söyleyerek beni tehdit etti. Her geçen gün daha da çaresizleşiyorum. Burası bir sirk gibi. Artık çok yoruldum.”
Acınmayacak gibi değil. BBC’nin haberine göre, Şeyha Latife’nin rehineliği BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin de gündemindeymiş. BM Sözcüsü, Şeyha Latife’nin imdat videosunun ardından konuyu BAE ile konuşacaklarını söylemiş. İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab da Latife’nin hayatta ve iyi olduğunu görmek istediklerini bildirmiş.
Onca servetin, iktidarın mutsuz ettiği tek aile bireyi Şeyha Latife değilmiş. Dubai Şeyhi Muhammed bin Raşit El Maktum’un 6 eşinden biri olan Prenses Haya da iki çocuğu ile Londra’ya kaçmış. Prenses Haya, açtığı boşanma davasında can güvenliğinin tehlikede olduğunu belirterek “zorla evlilikten korunma” talep etmiş ve ülkeyi birlikte terk ettiği çocuklarının vesayetini de istemiş. Prenses Haya’nın sığınma talebi reddedilmiş, bunun üzerine kardeşi Ürdün Kralı Abdullah harekete geçmiş ve Prenses Haya’yı Londra’daki Ürdün Büyükelçiliği’ne diplomat olarak atamış…
Bunlar, dünyanın en zengin en güçlü bir hanedan ailesinden dışarıya yansıyabilenler. Kim bilir onca iktidar ve servetin perdelediği başka ne dramlar trajediler vardır. Medyanın haberlerine bakılırsa, Şeyh Muhammed bin Raşid el Maktum, çok başarılı bir yatırımcı, Abu Dabi’ye modern bir kent görünümü kazandırdı ama muhalefete göz açtırmıyor, adli sistemde kadınlara ayrımcılık yapılıyor…
***
Söz ülkemizden içeri olsun artık.
İyi ki Türkiye’de yaşıyoruz, kendi içinde böyle mutsuz, kadınların köle muamelesi gördüğü bir hanedan tarafından yönetilmiyoruz değil mi?
Bakmayın siz, CHP’nin Damat Berat için “Damat Firarda, wanted” afişleri hazırladığına.
Tamam, Damat Berat aylardır ortalıkta görünmüyor ama Osmanlı döneminde değiliz, “demokratik laik” Türkiye Cumhuriyeti’ndeyiz. Damatların (üstelik en güçlü oldukları günlerde) dilsiz cellatlar eliyle boyunlarına ipek kementlerin dolandığı ya da kafalarının kesildiği, şehzadelerin kafes arkalarına hapsedildikleri devirler geride kaldı.
(Osmanlı tarihe karıştı diye biliyorum ama ya tarih bilgim doğru değilse ya da Osmanlı hortladıysa?)
Osmanlı hortladı ya da hortlamadı. Damat Berat, kendi kendine verdiği istirahati bitirdiğinde ortaya çıkacaktır herhalde.
Memlekette onca dram, trajedi, komedi varken, ben bu aile içi meselelere niye kafayı taktım ki? Salgın koşullarında laf kıtlığında veya bolluğunda asma budama hakkımı kullandığıma sayın artık.
Baki selamlar.
Not: Aşağıdaki adreste kayıtlı yazıyı da okuyabilirsiniz.
https://www.politez1.com/detail/-/10606/damat-berat-nerede-#.YDFevegzbIU
Yazarın Dİğer Yazıları
Gare Faciası
27 Şubat 2021Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı İstifa Ettiler!
16 Şubat 2021Aşağı Bakmayanlara Selam Olsun!
7 Şubat 2021Boğaziçi'nde Kâbe Makyavelizmi
3 Şubat 2021Darağacında Bile Asaleti Elden Bırakmadılar
29 Ocak 2021Salgın Günlerinde 'Haşere' İtlafı
22 Ocak 2021Hrant'ın Katilleri ve Dostları
19 Ocak 2021Eksik Söyledin Fikri Sağlar
7 Ocak 2021Belbuka Karakoluna Masa Sandalye Alalım!
4 Ocak 2021Türkçe Kürtçe lanetli midir? Anadilde ibadet günah mıdır?
28 Aralık 2020Çıplak Aramanın Tüzüğü
24 Aralık 2020Damat Berat Nerede ?
22 Aralık 2020'Hayata Dönüş' Katliamı
19 Aralık 2020Tank Palet'in Altında Ezilen Ahlak
10 Aralık 2020Millet İttifakı'na Operasyon
20 Kasım 2020Trump'ın Ardından Ağlayalım mı?
15 Kasım 2020Biden Kazandı Diye Bayram Edelim mi?
8 Kasım 2020Uğurlar Olsun Erbil Ağabey
7 Eylül 2020Hangisi vatansever? Vahdettin mi, Atatürk mü?
20 Mayıs 2020Bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm mücadelesinin simgeleri
7 Mayıs 2020Başkasının Acısına Bakmak
27 Nisan 2020Siyaset Kırkpınarında Başaltı Güreşi
17 Nisan 2020Nasıl Güzel Bir İnsan Yitirmişiz
5 Nisan 2020Galiba sürü bağışıklığı politikasının denekleriyiz
2 Nisan 2020Korona ile Mücadelede iktidara güvenmeli miyiz?
25 Mart 2020Corona ile mücadele bahane, felaketi fırsata çevirme şahane
20 Mart 2020'Mehmetçik' gazeteciden 'Mümin' gazeteciye SETA andıcının analizi
8 Ağustos 2019Kanlı Pazar'ın provokatörü Mehmet Şevket Eygi'nin ardından
20 Temmuz 2019Deniz Gezmiş terörist miydi?
14 Temmuz 2019Esra ile Berat'ın düğünü
24 Haziran 2019Erdoğan'ın arkasında 'eşşek' gibi saf tutmak
14 Haziran 2019Elitist faşizmden lümpen faşizme
28 Nisan 2019Beka meselesi değil, Kürt meselesi
31 Mart 2019Yeni Zelanda katliamı da mı Allah'ın lütfu?
20 Mart 2019Bangır bangır ezan terörizmi
18 Mart 2019Tunç Soyer'in babası zalim, ya Erdoğan'ın ataları?
1 Mart 2019Ekonomi Tıkırında!
21 Şubat 2019Cumhuriyet ordusu'ndan NATO ordusuna
13 Şubat 2019Türk sağının ve İslam'ın Maduro aşkı
2 Şubat 201912 Eylül darbesini kimin çocukları yaptı?
18 Ocak 2019Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş başkanı Erdoğan
28 Aralık 2018Beyaz Saray'da Görücüye Çıkan Sarışın Güzel Kadın
8 Aralık 2018Türk Sağının ve İslam'ın Amerika Aşkı-2
21 Kasım 2018Türk Sağının ve İslam'ın Amerika Aşkı
21 Ekim 2018Maganda politik
20 Eylül 2018Oyum Tayyip'e!
20 Haziran 2018Seçimler, Sosyalistler ve HDP
25 Mayıs 2018Vicdan yoksulu siyaset ve yargı
12 Mayıs 2018Türklük Sözleşmesinin güncel krizi
16 Nisan 2018Kürt rüyası
19 Mart 2018Şehidimiz fakirdendi..
14 Şubat 2018Afrin Afrin
5 Şubat 2018Diyanet'in çocuk gelinleri ve dinden özgürleşmek
11 Ocak 2018İç Savaş fermanına karşı direnme hakkı
3 Ocak 2018Tayyip Erdoğan'ın Filistin şovu
23 Aralık 2017Delilsiz Hükümlerle Asılanlar
14 Aralık 2017Hızlandırılmış zabit eğitimi reformu
6 Aralık 2017Fahişeler ve gazeteciler
29 Kasım 2017Atatürkçü Tayyip'ten marksist Tayyip'e!
17 Kasım 2017Devrimlerin Devrimi
9 Kasım 2017İkinci 'İstiklal Harbi'nin başkomutanı Erdoğan!
25 Ekim 2017Tayyip Erdoğan da metal yorgunudur
12 Ekim 2017Nuriye Semih ölmemeli!!!
3 Ekim 2017Tayyip Erdoğan için endişeliyim: Keşke Amerika'ya gitmeseydi!
20 Eylül 2017Seyahatname-i Rahmi Çelebi: Yosemite'nin Gözyaşları
13 Eylül 2017Seyahatname-i rahmi çelebi, Amerikanın yeniden keşfi!
22 Ağustos 2017Haram para ile hac!!!
7 Ağustos 2017Rojova Kürtleri düşmanımız değildir!
23 Mayıs 2017Ankara'da hakimler yokmuş!
6 Mayıs 2017Aşık Peygamber'den aşık imama insanlık halleri
24 Nisan 201715 Temmuz kontrollü bir darbe miydi?
15 Nisan 2017Peygamberler Günahsız masumlar mıdır?
23 Mart 2017'Dileeeeek, Dilek... Oy Dilek!'
9 Mart 2017Erdoğan: Fetullah'ın din kardeşi Bahçeli'nin ülküdaşı!
6 Mart 2017Hitler ve Mussolini'den Erdoğan'a
25 Şubat 2017Referandumdan evet çıkmazsa iç savaş mı çıkacak?
20 Şubat 2017Genelkurmay Başkanı için çok üzülüyorum!
8 Şubat 2017Otobüste linç provası: Kuran Okumak
5 Şubat 2017Referandum Hayırlı olur mu?
30 Ocak 2017