Gurur duydum, bir teğmenin bu kadar kısa sürede yetişmesini sağlayan eğitim inkılabını başarmış olmamızdan. En kalbi duygularla alkışladım Başkomutanımızı, bu mucizevi reformu hayata geçirmesinden dolayı. Kim bilir Amerikalısı Fransız’ı Rus’u bu reformu nasıl kıskanıyorlardır şimdi!
Eski bir zabit olarak, Dünya Lideri Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan’ın son mucizesi karşısında hem gurur ve mutluluk duydum hem de mahcup oldum! Öyle bir gurur öyle bir mutluluk öyle bir mahcubiyet ki, kaç gün oldu, hâlâ kendime gelemedim!
Ne gururu ne mutluluğu ne mahcubiyeti mi? Okumaya dinlemeye vaktiniz sabrınız varsa anlatayım efendim.
Geçen gün Ankara Bahçelievler’de TSK Spor Akademisi’ne uğrayayım dedim. Geçen gün dediğim, 23 Kasım. Akademi’nin nizamiyesinde ne görsem iyi? Bir kalabalık bir kalabalık. Erkekler ayrı, neredeyse tümü tesettürlü kadınlar ayrı kuyruk olmuşlar. Spor Akademisi o gün için kapatılmış.
Kalabalıkla ilgilenen teşrifatçı üsteğmene “Nedir bu kalabalık, Akademi niye kapalı?” diye sordum; “Mezuniyet töreni komutanım” diye yanıt verdi. “Ne mezuniyeti evladım?” dedim; “Harp Okulu mezuniyet töreni komutanım” dedi.
Nasıl afalladım anlatamam. Kasım ayının son haftası ve Harp Okulu’nda mezuniyet töreni? Bizim zamanımızda Harp okullarında mezuniyet töreni, Büyük Zafer’in yıldönümünde, yani 30 Ağustos’ta yapılırdı. Ben de Kuleli ve Harbiye’de geçen yedi yılın ardından 30 Ağustos 1978 yılında omuzlarıma yıldız takmıştım netekim. Hey gidi günler hey! Nasıl da gururlu ve çalımlıydık.
Devir değişmiş demek. Olsun, Kasım ayında da mezun olunabilir; de, malum 15 Temmuz kalkışması ertesinde bütün askeri okullar kapatılmıştı. 2016 yazında askeri okullara öğrenci alınmadı. Derken 2017 Şubatında Harp okullarına öğrenci kaydedildiği haberleri çıktı. Hatta yemin töreninde tesettürlü bir hanım kızımızın fotoğrafı “TSK tarihinde ilk” babında hayli yankılanmıştı. İşte o yemin merasiminin üzerinden bir yıl bile geçmedi. Kartal Yuvası Harbiye, tam 855 mezun vermiş. İşte, Spor Akademisi’nin kapalı olduğu o gün gelen kalabalık, taze teğmenlerin aileleriymiş.
Eski zabit bendeniz duruma vakıf olmaya çalışırken uzaktan siren sesleri duyuldu. Trafikte bir alarm bir alarm, koskoca bulvarda kuş uçurtulmuyor. Neyse efendim, onlarca araçlık bir konvoyla Dünya Lideri Başkomutan sökün ettiler, Harbiye’deki merasimi teşrif etmek üzere geçip gittiler.
Başkomutan Recep Tayyip Bey, taze teğmenlere hitabında askeri mekteplerin son 10 yılda FETÖ’cülerin denetiminde olduğundan yakınmış, bu yüzden “tamamen yerli ve milli” olmak üzere yeniden yapılandırdıklarını, yıllar önce yapılması gereken reformu hayata geçirdiklerini, nihayet ilk mezunları verdiklerini anlatmış. Sürat çağında kaybedecek zamanımız olmadığını da vurgulamış Başkomutan, “Bunun için üniversite mezunları arasından alınan öğrencilerimize 4 yılda verilen askeri eğitimin daha fazlası 1 yıl içinde verilerek hepsi de vazifeye hazır hale getirildi” demiş.
İşte beni hem gururlandıran hem de yerin yedi kat dibine girmek istercesine mahcup eden hadise bu mezuniyet törenidir efendim.
***
KISA DÖNEM ZABİT İNKILABINA ALKIŞ
Gurur duydum, bir teğmenin bu kadar kısa sürede yetişmesini sağlayan eğitim inkılabını başarmış olmamızdan. En kalbi duygularla alkışladım Başkomutanımızı, bu mucizevi reformu hayata geçirmesinden dolayı. Kim bilir Amerikalısı Fransız’ı Rus’u bu reformu nasıl kıskanıyorlardır şimdi!
Sonraki günlerde Spor Akademisi’nde ve Sıhhiye’deki mahfilde rastladığım mütekait paşalar ve zabit arkadaşlarımla paylaşmak istedim bu gururu sevinci. O da ne, alenen terslediler. Bu kadar kısa sürede subay çıkar mıymış. Askerlik meslek olmanın ötesinde ruhsal şekillenme gerektirirmiş. Bu ruh askeri mekteplerde yedi sekiz yıl süren öğrencilikle ancak kazanılır. O bile yetmez, kıtaya çıkmadan evvel subay temel kurslarında ilave eğitim verilir. Nasıl ki üç beş ayda mühendis, doktor, veteriner, avukat olunmuyorsa, subay da olunmaz. Yarın bunlar operasyon bölgesinde zoru görünce, sapır sapır dökülürler, muharebe meydanını terk eden başıbozuk Osmanlı askerinden farkları olmaz. Hem niye sadece tesettürlü ailelerden öğrenci alınmış. Maksat subay yetiştirmek değil, imam ordusu kurmakmış. Zaten ben ne anlarmışım ki bu işlerden, ilişiğim kesileli 35 yıl olmuş filan...
Onca terslenip muaheze edilince kafam karıştı, gururum sevincim gölgelendi ama çabuk toparladım kendimi. N’olacak, eski kafalılar işte. Ne bilirler reformu ve değişen asrın gerektirdiği zabit tipini? Doğru, üç beş ayda avukat, doktor, mühendis olunmaz ama Başkomutan bu kadar kısa sürede teğmen çıkaracak inkılabı başarmış işte. Eminim üç beş ayda doktor avukat mühendis çıkaracak eğitim reformunu da kısa sürece hayata geçirecektir. Hasetliğin fesatlığın lüzumu yok. Bir eksiklik varsa kıtada tamamlanır. Zaten ne demiş atalarımız, göç yolda düzülür. Eli öpülesi ebedi Başkomutan Atatürk de “Mektebi aslî kıtalardır” dememiş miydi?
Kısa dönem zabit namzetlerinin tesettürlü ailelerden seçilmesine de kafayı o kadar takmamalı. Askerlik disiplin ve itaat, emir demiri keser mesleği değil mi? Öyleyse tesettürlü ailelerin çocukları biçilmiş kaftan. Zira o hayat tarzında kulluk ve biat itaat zihniyeti esastır ki, emir demiri keser zihniyetiyle kardeştir. Laik ailelerde öyle mi? Sorgulayan, haklarına sahip çıkan yurttaş bilinci esastır ki, kışlada bile astın üstün hukukunu ister. Öyle olunca disiplini sağla sağlayabilirsen. Ol sebeple Dünya Lideri Başkomutan yeni zabitan kadro kaynağı olarak tesettürlü aileleri seçmekle isabetli davranmıştır! Zaten partisini de öyle yönetmiyor mu allasen!
İnancını yaşamak isteyen hanım kızımıza bu imkânı sağladığı, başını örtmesine izin verdiği için de alkışlanmalıdır Dünya Lideri Başkomutan. Eminim asrı saadetteki gibi giyinip inancını yaşamak isteyen erkek zabitlere de aynı kolaylığı sağlayacaktır. Tabii o kılık kıyafetle, mesela helikopterden helikoptere atlarken nasıl şarjör değiştirecekler, bilemiyorum doğrusu. Dünya Lideri Başkomutan, hızlandırılmış zabit talim reformunda ona da bir çare uydurmuştur sanırım...
***
NE TALİHSİZ BİR KUŞAKMIŞIZ!
Böyle düşüne düşüne gururum sevincim yenilendi ama başta da söylediğim gibi bir o kadar da kırgın ve mahcup hissettim kendimi. Kırgınım. Madem bu kadar kısa sürede subay olunabiliyor, ne diye bizi Kuleli’de Harbiye’de yedi sekiz yıl süründürdüler. Çok kırgınım çoook!
Hele o Kuleli yılları. Saat altıda uyandırırlar, yalap şap kahvaltının ardından gün boyu ders çalıştırırlar, akşam en geç onda yatırırlardı. Çocuksun gençsin, yerinde duramazsın. Koğuşlarda yatmadan evvel günün stresini atmak için haylazlık edersin, mavra yaparsın. Hiç unutmuyorum, bir gün yine yatmadan evvel kaynatıyoruz. Derken bir arkadaşımız “Deli Ruhi geliyor” diye alarm verdi. Deli Ruhi, eli sopalı matematik öğretmeni yüzbaşı. Çil yavrusu gibi koğuşlara dar attık kendimizi, nevresimi başımıza çektik, çoktan uykuya dalmış numarası yapıyoruz. Deli Ruhi bu, yutar mı hiç? “Kim o Ruhi Bey” diye bağıran, çıksın ortaya! Çıkar mı? Ne kadar uğraştıysa da “Deli Ruhi” diye alarm veren arkadaşı bulamadı. Bulamazdı da, öyle de birbirimizi sahiplenirdik, dayanışırdık yani. Kısa dönem subay kursuyla kazanılacak ruh değil ama eminim Başkomutan’ın reformunda bunun da çaresi vardır.
Mahcubum aynı zamanda. Nasıl mahcup olmam. Yedi yıl (benden sonrakiler sekiz yıl) askeri mekteplerde dirsek çürütmüşüz, gene de askerlik ruhunu kazanamamışım ki, üsteğmenliğin ilk senesinde tasdiknameyi elime tutuşturdular. Allah kahretmesin beni! Bu kadar beceriksiz kabiliyetsiz değildim aslında. Sadece talihsizdim. Başkomutan’ın hızlandırılmış subay eğitim reformu bize de nasip olsa onca vakit kaybetmezdik, biz de kısa zamanda askerlik ruhunu kazanırdık. Nasip değilmiş işte. Kendim kazanamadığım gibi, acemi birliğinde bana teslim edilen ana kuzularına her defasında üç buçuk ay eğitim verdim, onlar da kazanamadılar. Akılları fikirleri teskeredeydi, şafak sayıp durdular.
Neyse ki, o günler geride kaldı. TSK’nin sırtı yerine gelmez gayri. Zaten kısa dönem talimin haberini bir kısım matbuat “Vatanını seven subayların dönemi” başlığıyla vermiş ki, mahcubiyetten yerin dibine giresim geldi. Demek oluyor ki, önceki devirde yetişen zabitlerin yani bizlerin vatan sevgisi şüpheli ki, Kenan Evren şahsım ve arkadaşlarım için “Onlara hain demeyi bile az bulurum” demişti.
***
BAŞKOMUTAN’IN ŞAHADET DUASINA AMİN!
Sekiz yılda alamadığımız eğitimden fazlasını kısa dönem hızlandırılmış subay kursunda alan taze meslektaşlarımı, bu reformun mimarı Dünya Lideri Başkomutanımızı, yeni sistemi itiraz etmeden derhal benimseyen kumanda heyetini tebrik...
Etsem ne yazaaar etmesem ne yazar. Sadece bir hususa daha dikkati çekmek isterim. Peygamber Ocağı’nın Başkomutanı, mezuniyet merasiminde taze teğmenlere, “Aranızdan belki şehitlik makamına ulaşacaklar çıkacak” demiş. (Tabii böyle bir durumda tabutun başında “Ne mutlu ki şehit oldular” diye teselli verecek!)
Bu olmadı işte. Evvelemirde söylemek lazım gelirse, Başkomutan imanlıdır ihlaslıdır. İhlas sahibi her Müslümanın iman ettiği üzre, gaybı Peygamber bile bilmez, “Gaybı yalnız Allah bilir”. Binaenaleyh, taze zabitlerin en yüksek rütbeye erişip erişmeyeceklerini, şahadetin içlerinden hangisine müyesser olacağını da Allah’tan başkası bilmez.
İkincisi, bir Başkomutan böyle tereddütlü konuşmaz, muallakta kalacak emir vermez. Başkomutan odur ki, ebedi Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi “Ben size taarruz etmeyi değil, ölmeyi emrediyorum” diye emir verir. Tabii böyle emir verirken şehit olması için kendi evladını da (çürük raporuna tenezzül etmeden) cepheye göndermeye hazırdır ve dahi kendisini de şahadet rütbesiyle taltif etmesi, cennet-i âlâda Peygamber’e komşuluk ile mükâfatlandırması için Allah’a duacıdır ki...
Ben de, Dünya Lideri Başkomutan’ın duasını kabul etmesi, necip milletin ismetini hiçe sayanları zelilü kahru perişan eylemesi için enbiya, evliya, suleha ve şüheda hürmetine Yüce Allah’a duacıyım, amin!!!
Yazarın Dİğer Yazıları
Hrant'ın Katilleri ve Dostları
19 Ocak 2021Eksik Söyledin Fikri Sağlar
7 Ocak 2021Belbuka Karakoluna Masa Sandalye Alalım!
4 Ocak 2021Türkçe Kürtçe lanetli midir? Anadilde ibadet günah mıdır?
28 Aralık 2020Çıplak Aramanın Tüzüğü
24 Aralık 2020Damat Berat Nerede ?
22 Aralık 2020'Hayata Dönüş' Katliamı
19 Aralık 2020Tank Palet'in Altında Ezilen Ahlak
10 Aralık 2020Millet İttifakı'na Operasyon
20 Kasım 2020Trump'ın Ardından Ağlayalım mı?
15 Kasım 2020Biden Kazandı Diye Bayram Edelim mi?
8 Kasım 2020Uğurlar Olsun Erbil Ağabey
7 Eylül 2020Hangisi vatansever? Vahdettin mi, Atatürk mü?
20 Mayıs 2020Bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm mücadelesinin simgeleri
7 Mayıs 2020Başkasının Acısına Bakmak
27 Nisan 2020Siyaset Kırkpınarında Başaltı Güreşi
17 Nisan 2020Nasıl Güzel Bir İnsan Yitirmişiz
5 Nisan 2020Galiba sürü bağışıklığı politikasının denekleriyiz
2 Nisan 2020Korona ile Mücadelede iktidara güvenmeli miyiz?
25 Mart 2020Corona ile mücadele bahane, felaketi fırsata çevirme şahane
20 Mart 2020'Mehmetçik' gazeteciden 'Mümin' gazeteciye SETA andıcının analizi
8 Ağustos 2019Kanlı Pazar'ın provokatörü Mehmet Şevket Eygi'nin ardından
20 Temmuz 2019Deniz Gezmiş terörist miydi?
14 Temmuz 2019Esra ile Berat'ın düğünü
24 Haziran 2019Erdoğan'ın arkasında 'eşşek' gibi saf tutmak
14 Haziran 2019Elitist faşizmden lümpen faşizme
28 Nisan 2019Beka meselesi değil, Kürt meselesi
31 Mart 2019Yeni Zelanda katliamı da mı Allah'ın lütfu?
20 Mart 2019Bangır bangır ezan terörizmi
18 Mart 2019Tunç Soyer'in babası zalim, ya Erdoğan'ın ataları?
1 Mart 2019Ekonomi Tıkırında!
21 Şubat 2019Cumhuriyet ordusu'ndan NATO ordusuna
13 Şubat 2019Türk sağının ve İslam'ın Maduro aşkı
2 Şubat 201912 Eylül darbesini kimin çocukları yaptı?
18 Ocak 2019Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş başkanı Erdoğan
28 Aralık 2018Beyaz Saray'da Görücüye Çıkan Sarışın Güzel Kadın
8 Aralık 2018Türk Sağının ve İslam'ın Amerika Aşkı-2
21 Kasım 2018Türk Sağının ve İslam'ın Amerika Aşkı
21 Ekim 2018Maganda politik
20 Eylül 2018Oyum Tayyip'e!
20 Haziran 2018Seçimler, Sosyalistler ve HDP
25 Mayıs 2018Vicdan yoksulu siyaset ve yargı
12 Mayıs 2018Türklük Sözleşmesinin güncel krizi
16 Nisan 2018Kürt rüyası
19 Mart 2018Şehidimiz fakirdendi..
14 Şubat 2018Afrin Afrin
5 Şubat 2018Diyanet'in çocuk gelinleri ve dinden özgürleşmek
11 Ocak 2018İç Savaş fermanına karşı direnme hakkı
3 Ocak 2018Tayyip Erdoğan'ın Filistin şovu
23 Aralık 2017Delilsiz Hükümlerle Asılanlar
14 Aralık 2017Fahişeler ve gazeteciler
29 Kasım 2017Atatürkçü Tayyip'ten marksist Tayyip'e!
17 Kasım 2017Devrimlerin Devrimi
9 Kasım 2017İkinci 'İstiklal Harbi'nin başkomutanı Erdoğan!
25 Ekim 2017Tayyip Erdoğan da metal yorgunudur
12 Ekim 2017Nuriye Semih ölmemeli!!!
3 Ekim 2017Tayyip Erdoğan için endişeliyim: Keşke Amerika'ya gitmeseydi!
20 Eylül 2017Seyahatname-i Rahmi Çelebi: Yosemite'nin Gözyaşları
13 Eylül 2017Seyahatname-i rahmi çelebi, Amerikanın yeniden keşfi!
22 Ağustos 2017Haram para ile hac!!!
7 Ağustos 2017Rojova Kürtleri düşmanımız değildir!
23 Mayıs 2017Ankara'da hakimler yokmuş!
6 Mayıs 2017Aşık Peygamber'den aşık imama insanlık halleri
24 Nisan 201715 Temmuz kontrollü bir darbe miydi?
15 Nisan 2017Peygamberler Günahsız masumlar mıdır?
23 Mart 2017'Dileeeeek, Dilek... Oy Dilek!'
9 Mart 2017Erdoğan: Fetullah'ın din kardeşi Bahçeli'nin ülküdaşı!
6 Mart 2017Hitler ve Mussolini'den Erdoğan'a
25 Şubat 2017Referandumdan evet çıkmazsa iç savaş mı çıkacak?
20 Şubat 2017Genelkurmay Başkanı için çok üzülüyorum!
8 Şubat 2017Otobüste linç provası: Kuran Okumak
5 Şubat 2017Referandum Hayırlı olur mu?
30 Ocak 2017Anayasa değişikliği intihar cellatlığıdır!!!
18 Ocak 2017Erdoğan diktasına direnmek yurttaşlık görevidir
11 Ocak 2017Kayseri katliamı
19 Aralık 2016Tayyip istanbul katliamına sahiden üzülmüştür!
13 Aralık 2016Kürdistan Özerk Cumhuriyeti!
9 Aralık 2016Ergenekon'dan 15 Temmuz'a medya
4 Ekim 2016Türbanla özgürleşmek veya tembelliğin güzelliği
16 Eylül 2016