Hz. Muhammed, günah işlemiş olabilir mi? Yanıtı Kur’ân-ı Kerim’de --“Ey Muhammed! Sabret. Allah’ın va’di şüphesiz gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam-sabah Rabbini hamd ederek tespih et.”
Toprağı bol olsun, Georgi Dimitrov faşizmi “finans kapitalin en gerici, en şovenist, en emperyalist unsurlarının açık terörcü diktatörlüğü” olarak tanımlamıştı.
Siyaset biliminde faşizmin karakteristik özellikleri olarak düşmanlaştırma, ulusal güvenlik takıntısı, sermaye korunurken emek güçlerinin baskı altına alınması, cinsel ayrımcılığın şahlanması, aydınların ve sanatın küçümsenmesi gibi pratiklerin yanı sıra medyanın denetimi, hileli seçimler ve din ile yönetimin bütünleşmesi de vurgulanır.
20’nci yüzyılın faşist rejimleri incelenerek yapılan bu tanımlamalar Türkiye’de AKP iktidarınca da doğrulanıyor. AKP, ülkeyi barışçıl yollardan yönetemediği son dört beş yılda faşist karakterini saklayamaz hale geldi. Toplumsal muhalefet yükseldikçe AKP’nin faşizmi de koyulaşıyor. Son referandum süreci de AKP faşizmini olanca çirkinliğiyle gözler önüne seriyor.
Tek adam diktatörlüğü için dayatılan referandum, önceki referandum ve seçimlerden nispeten farklı bir süreç olarak gelişiyor. Seçmen listeleri ne kadar sağlıklı, bilinmiyor. 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimleri arasında geçen beş ayda seçmen sayısı 2 milyon artmıştı. Aradan on beş ay geçti, 16 Nisan referandumu için seçmen sayısı 2 milyon artmış.
Kentleri yakılıp yıkıldığı için göç etmek zorunda kalan yüz binlerce insan oy kullanabilecek mi, bilinmiyor. Sayısı 100’ün üzerinde özel güvenlik bölgelerinde nasıl oy kullanılacak, kullanılan oylar nasıl sayılacak, o da belirsiz.
Öte yandan iktidar partisi, önceki seçim ve referandumları da geride bırakacak derecede siyasi ahlaka tümüyle aykırı bir kampanya yürütüyor. Başta Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan zat olmak üzere, iktidar partisi sözcüleri devletin her türlü olanağını propaganda için kullanıyorlar. Daha alt düzeydeki kamu görevlileri iktidar partisinin militanı gibi propaganda çalışmalarına katılıyorlar. Öyle ki, ana muhalefet partisinin başını isteyecek kadar gözlerini karartmışlar.
Yetmiyor, hayır kampanyasını devlet terörüyle engelliyorlar, muhalif milletvekillerini hapse atıyorlar; ondan sonra da topraklarında propagandaya izin vermeyen yabancı ülkeleri nazi veya faşist olmakla suçluyorlar.
Yetmiyor, bir elin beş parmağını bulmayacak sayıda gazeteler dışındaki tüm medyayı kendi propagandaları için kullanıyorlar, muhalif medya mecralarını kapatıyorlar.
Yetmiyor, açıkça iç savaşla kaosla tehdit ediyorlar; “hayır” diyecek olanların terörist olduklarını, Çanakkale’de yenilenlerin torunları olduklarını söyleyecek kadar iğrençleşiyorlar.
Yine de yetmiyor, yalanın demagojinin din istismarının en iğrenç örneklerini sergiliyorlar. Reisleri için “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde taşıyan lider, O’na dokunmak bile ibadettir” diyerek şirke batıyorlar; daha mütevazı olanları “Allah’ın elçisi” diyorlar, peygambere saygı için okunan salavatı reise uyarlıyorlar. Referandumdan evet çıkacağına ilişkin ayet ve hadisler bulunduğunu söyleyecek kadar alçalabiliyorlar. “Bakara makara” diyerek Kur’an ile dalga geçen hırsıza bile sahip çıkıyorlar. Bu kadar alçaldıktan, günaha battıktan sonra, tek adam yetkilerinin nasıl yoldan çıkarıcı olabileceğini anlatmaya çalışırken peygamberden örnek veren muhalefet sözcüsüne sırtlanlar gibi saldırıyorlar...
***
DİNİ SİYASETE ALET ETMENİN DAYANILMAZ AHLAKSIZLIĞI
İşte Deniz Baykal’ın başına gelenler. Baykal dedi ki, “Beşer şaşar. Bu kadar yetkiyi peygambere verseniz, peygamberi bozar.”
Sen misin böyle diyen! Kendi mahallelerinde onca din istismarı yapılırken alkışlayanlar, onca günaha ortak olanlar Baykal’a demediklerini bırakmıyorlar.
Bıyık güzeli Adalet Bakanı BB “Cahilliğin dışavurumundan başka bir şey değil” dedi.
Şehircilik Bakanı MÖ “Sapık, ne dediğini bilmiyor” diye konuştu.
İçişleri Bakanı SS, “Ayıptır, kutsallarımıza, kutsallarımız üzerinden değerlendirmelere girmemeliyiz, bu yanlıştır” diyerek çullandı.
İktidar partisinden ve hükümetten Baykal’a çullanmayan kalmadı gibi. En ilginç saldırı ise Başbakan Yardımcısı’ndan geldi. Peygamber üzerinden benzetmeyi doğru bulmadığını, referandum kampanyasına Peygamber’i karıştırmanın vicdansızlık olduğunu söyledi Numan Kurtulmuş: “Bu doğrudan doğruya dinin siyasete alet edilmesidir” diye üste çıktı. Çok daha ilginci, “Bizim peygamber inancımızın aslı, peygamberlerin masumiyetidir, günahsızlığıdır. Peygamber şaşmaz. Peygamberlerin hiçbirisi şaşmaz.” diyerek kendince ilahiyat dersi verdi.
Hani nasıl derler, “profesör olmuş ama...”
Amadan sonrasını olmuş mu olmamış mı önemli değil de, Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un ahlaki ve siyasi tutarlılığı bu kadar işte. Recep Tayyip Erdoğan’a onca ağır sözler söyledikten sonra gidip biat edince, ahlaki ve siyasi tutarlılığını sıfırlamıştı. Meğer, ilahiyat bilgisi zaten sıfırmış.
***
PEYGAMBERLER GÜNAH İŞLER Mİ?
Prof. Dr. Numan Kurtulmuş olmak için zaten ilahiyat bilgisinin sıfır olması gerekiyor. Ünlü özdeyiştir: Kutsal kitabı okuyup anlayan ateist, okuyup anlamayan dindar olur, ne okuyan ne de anlayan ise yobaz...
Akademik unvanına bakarak Numan Kurtulmuş’un ateist olduğunu sanmak abesle iştigaldir. Takva ehli dindar veya yobaz mıdır, en iyi bilecek olan Allah’tır! Bu anda üzerinde durulması gereken, peygamberlerin masumiyetine ilişkin söylediklerinin gerçek olup olmadığıdır.
Başka bir ifadeyle “Peygamberler masum mudur, hiç günah işlemediler mi?”
Günah demek, “Tanrı buyruklarına karşı olan, dince suç sayılan amel ya da davranış” demek. Örneğin, kul hakkı yemek günahtır. En büyük 72 günahın ilki Allah’a şirk koşmaktır.
Günah böyle tanımlandığına göre, semavi dinlerde insanlığın atası kabul edilen Adem peygamber ve eşi Havva, niçin cennetten kovuldular? Tanrı buyruğuna karşı Adem ile Havva ne yapmışlardı da insanlık hâlâ bu ilk günahın cezasını çekiyor?
İnsanlığın ikinci atası sayılan Nuh peygamber ne yaptı da kendinden geçti, şuurunu yitirdi? Şuurunu yitirdiğinde küçük oğlu, babası Nuh peygambere ne yaptı?
Lut peygamberin kendisini sakınamadığı amelleri yazmaya konuşmaya kim cesaret edebilir?
İbrahim peygamberin karısıyla akrabalık derecesi neydi?
Ya Davud peygamber? Kur’ân-ı Kerîm’de anlatılıyor. Sâd suresinde anlatıldığına göre, Allah Muhammed’e Davud’u hatırlatıyor. Dağlar taşlar kuşlar Davud’un emrine verilmiş, mülkü artırılmış. Derken, iki kardeş Davud’a geliyor. Biri, diğerinin doksan dokuz koyunu olduğunu ve kendisinin tek koyununa göz diktiğini anlatıyor, Davud’dan adaletle hüküm vermesini istiyor. Davud, doksan dokuz koyun sahibinin tek koyuna göz dikmesinin haksızlık olduğunu söylüyor. Bunu söyler söylemez de Allah’tan af diliyor. Allah da Davud’u bağışlıyor, yeryüzüne halife yaptığını bildiriyor...
Kur’an’da bu kadar anlatılıyor. Peki Kur’an’da ayrıntısı verilmeyen bu olay nedir ki, Davud af diliyor? Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Süleyman Ateş’in tefsirine göre, Davud peygamberin af dilediği olay, Kitabı Mukaddes’in II. Samuel, bab:12’de anlatılan zina olayıdır; peygamberler hakkında kuşku uyanmaması için bu zina olayı Kur’an’da ayrıntısıyla anlatılmamıştır.
Prof. Dr. Süleyman Ateş bu kadarla yetiniyor. Ayrıntısına girmeden aktarmak gerekirse, onca dünya nimeti bahşedilen Davud peygamber, evinin çatısında dolaşırken, ordusunun generallerinden Uriya’nın karısı Betşeba’yı bahçesinde banyo yaparken görür. Kadını arzulayan Davud, Uriya’nın savaşta ön saflarda yer almasını emreder, Uriya savaşta ölür; Davud da Betşeba’yı haremine katar...
Buna benzer şekilde Kur’ân-ı Kerîm’de ayrıntısına girilmeden ima edilen, Kitabı Mukaddes’te ayrıntısıyla anlatılan nice amel, daha doğrusu günah vardır.
Peki Kur’ân’ın vahyedildiği Hz. Muhammed, günah işlemiş olabilir mi? Yanıtı Kur’ân-ı Kerim’de. Örneğin, Mü’min 55’te Allah, Muhammed’e şöyle hitap ediyor:
“Ey Muhammed! Sabret. Allah’ın va’di şüphesiz gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam-sabah Rabbini hamd ederek tespih et.”
Mekke’nin fethinin, fetih öncesinde Hudeybiye anlaşmasının anlatıldığı Fetih suresinde de Allah Muhammed’e şöyle vahyediyor:
“Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsân ettik. Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru yola iletir. Ve sana Allah, şanlı bir zaferle yardım eder.” (Fetih / 1,2,3)
Demek ki neymiş? Muhammed peygamber de günahının bağışlanması için dua etmekle emrolunmuştur. Muhammed peygamberin geçmiş gelecek günahları bağışlanmış ve kendisine şanlı bir zafer müjdelenmiştir...
Tabii söz buraya gelmişken, SS’den önceki İçişleri Bakanı Efkan Bey’in bir konuşmasını hatırlamamak mümkün değil. Ala Bakan şöyle konuşmuştu: “Hazreti Muhammed Mekke’nin fethinde kendisine pay çıkardı, gurura kibre kapıldı; ama biz kendimize pay çıkarmıyoruz başörtüsü yasağını kaldırdık diye.”
Belirtmeli ki, İslami inanışta gurur ve kibir, en büyük günahlardandır, Şeytan’ın ziyneti sayılır. İktidar partisinin bir veziri böyle konuşmakla Muhammed’e şeytani bir günah atfetmişti. Buna bile sessiz kalan iktidar partisi mensupları, Deniz Baykal’ın son derece dikkatli cümlesi üzerine kıyametler koparıyorlar, Prof. unvanlı kubbe altı veziri ise peygamberlerin günah işlemedikleri, masum oldukları demagojisine sarılıyor. Maksat, İslam’ın beş şartından ötesini bilmeyen yoksulların soyut peygamber sevgisini siyasal ranta çevirmek.
Netice-i kelam, “Peygamberler günah işlemezler” iddiası gerçek dışıdır. Muhammed dahil, bütün peygamberler beşerdir, bazen şaşmışlardır, günah kabul edilen ameller işlemişlerdir. En muteber müfessirlerin ortak ifadesiyle, Allah o günahları kullarına ibret olsun diye peygamberlerine işletmiş, bu yolla kullarını uyarmıştır. “Peygamberler günah işlemez” diye iddia ve ısrar edenler, aklı, imanı ve ahlakı kıt olanlardır. Aklı, imanı ve ahlakı yetmeyenleri Allah ıslah etsin amin!
(İşbu risale İbnü’l Sallama Hükümran Beyefendi tarafından kaleme alınmıştır!)
Yazarın Dİğer Yazıları
Hrant'ın Katilleri ve Dostları
19 Ocak 2021Eksik Söyledin Fikri Sağlar
7 Ocak 2021Belbuka Karakoluna Masa Sandalye Alalım!
4 Ocak 2021Türkçe Kürtçe lanetli midir? Anadilde ibadet günah mıdır?
28 Aralık 2020Çıplak Aramanın Tüzüğü
24 Aralık 2020Damat Berat Nerede ?
22 Aralık 2020'Hayata Dönüş' Katliamı
19 Aralık 2020Tank Palet'in Altında Ezilen Ahlak
10 Aralık 2020Millet İttifakı'na Operasyon
20 Kasım 2020Trump'ın Ardından Ağlayalım mı?
15 Kasım 2020Biden Kazandı Diye Bayram Edelim mi?
8 Kasım 2020Uğurlar Olsun Erbil Ağabey
7 Eylül 2020Hangisi vatansever? Vahdettin mi, Atatürk mü?
20 Mayıs 2020Bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm mücadelesinin simgeleri
7 Mayıs 2020Başkasının Acısına Bakmak
27 Nisan 2020Siyaset Kırkpınarında Başaltı Güreşi
17 Nisan 2020Nasıl Güzel Bir İnsan Yitirmişiz
5 Nisan 2020Galiba sürü bağışıklığı politikasının denekleriyiz
2 Nisan 2020Korona ile Mücadelede iktidara güvenmeli miyiz?
25 Mart 2020Corona ile mücadele bahane, felaketi fırsata çevirme şahane
20 Mart 2020'Mehmetçik' gazeteciden 'Mümin' gazeteciye SETA andıcının analizi
8 Ağustos 2019Kanlı Pazar'ın provokatörü Mehmet Şevket Eygi'nin ardından
20 Temmuz 2019Deniz Gezmiş terörist miydi?
14 Temmuz 2019Esra ile Berat'ın düğünü
24 Haziran 2019Erdoğan'ın arkasında 'eşşek' gibi saf tutmak
14 Haziran 2019Elitist faşizmden lümpen faşizme
28 Nisan 2019Beka meselesi değil, Kürt meselesi
31 Mart 2019Yeni Zelanda katliamı da mı Allah'ın lütfu?
20 Mart 2019Bangır bangır ezan terörizmi
18 Mart 2019Tunç Soyer'in babası zalim, ya Erdoğan'ın ataları?
1 Mart 2019Ekonomi Tıkırında!
21 Şubat 2019Cumhuriyet ordusu'ndan NATO ordusuna
13 Şubat 2019Türk sağının ve İslam'ın Maduro aşkı
2 Şubat 201912 Eylül darbesini kimin çocukları yaptı?
18 Ocak 2019Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş başkanı Erdoğan
28 Aralık 2018Beyaz Saray'da Görücüye Çıkan Sarışın Güzel Kadın
8 Aralık 2018Türk Sağının ve İslam'ın Amerika Aşkı-2
21 Kasım 2018Türk Sağının ve İslam'ın Amerika Aşkı
21 Ekim 2018Maganda politik
20 Eylül 2018Oyum Tayyip'e!
20 Haziran 2018Seçimler, Sosyalistler ve HDP
25 Mayıs 2018Vicdan yoksulu siyaset ve yargı
12 Mayıs 2018Türklük Sözleşmesinin güncel krizi
16 Nisan 2018Kürt rüyası
19 Mart 2018Şehidimiz fakirdendi..
14 Şubat 2018Afrin Afrin
5 Şubat 2018Diyanet'in çocuk gelinleri ve dinden özgürleşmek
11 Ocak 2018İç Savaş fermanına karşı direnme hakkı
3 Ocak 2018Tayyip Erdoğan'ın Filistin şovu
23 Aralık 2017Delilsiz Hükümlerle Asılanlar
14 Aralık 2017Hızlandırılmış zabit eğitimi reformu
6 Aralık 2017Fahişeler ve gazeteciler
29 Kasım 2017Atatürkçü Tayyip'ten marksist Tayyip'e!
17 Kasım 2017Devrimlerin Devrimi
9 Kasım 2017İkinci 'İstiklal Harbi'nin başkomutanı Erdoğan!
25 Ekim 2017Tayyip Erdoğan da metal yorgunudur
12 Ekim 2017Nuriye Semih ölmemeli!!!
3 Ekim 2017Tayyip Erdoğan için endişeliyim: Keşke Amerika'ya gitmeseydi!
20 Eylül 2017Seyahatname-i Rahmi Çelebi: Yosemite'nin Gözyaşları
13 Eylül 2017Seyahatname-i rahmi çelebi, Amerikanın yeniden keşfi!
22 Ağustos 2017Haram para ile hac!!!
7 Ağustos 2017Rojova Kürtleri düşmanımız değildir!
23 Mayıs 2017Ankara'da hakimler yokmuş!
6 Mayıs 2017Aşık Peygamber'den aşık imama insanlık halleri
24 Nisan 201715 Temmuz kontrollü bir darbe miydi?
15 Nisan 2017'Dileeeeek, Dilek... Oy Dilek!'
9 Mart 2017Erdoğan: Fetullah'ın din kardeşi Bahçeli'nin ülküdaşı!
6 Mart 2017Hitler ve Mussolini'den Erdoğan'a
25 Şubat 2017Referandumdan evet çıkmazsa iç savaş mı çıkacak?
20 Şubat 2017Genelkurmay Başkanı için çok üzülüyorum!
8 Şubat 2017Otobüste linç provası: Kuran Okumak
5 Şubat 2017Referandum Hayırlı olur mu?
30 Ocak 2017Anayasa değişikliği intihar cellatlığıdır!!!
18 Ocak 2017Erdoğan diktasına direnmek yurttaşlık görevidir
11 Ocak 2017Kayseri katliamı
19 Aralık 2016Tayyip istanbul katliamına sahiden üzülmüştür!
13 Aralık 2016Kürdistan Özerk Cumhuriyeti!
9 Aralık 2016Ergenekon'dan 15 Temmuz'a medya
4 Ekim 2016Türbanla özgürleşmek veya tembelliğin güzelliği
16 Eylül 2016