Gerçekten de eski Türkiye yok artık. Ama Erdoğan’ın “Artık yeni bir Türkiye var” iddiasının tersine, yeni bir Türkiye de yok; daha eski bir Türkiye var. Hatta biraz daha geriye gitmek uygun olur, çok daha eski bir Türkiye var.
Eski Türkiye’de, yani Erdoğan’ın “artık yok” dediği Türkiye’de yüzde yüz işler olmasa da güçler ayrılığı vardı. TBMM, devletin kurucusu Büyük Millet Meclisi’nin mirasçısı ve milli iradenin tecelligâhı sayılırdı. Yürütmenin başı Başbakan, TBMM’ye karşı sorumluydu. Yargıçlar savcılar, millet adına adalet dağıtmakla yükümlü sayarlardı kendilerini. Cumhurbaşkanı da sadece bir partiye oy verenler tarafından değil, çok büyük çoğunluk tarafından saygı görürdü.
Daha eski Türkiye’de de (yani Meşrutiyet döneminde) bire bir olmasa da benzer bir rejim yürürlükteydi. Modernleşmenin ve meşrutiyetin kör topal yolcusu Osmanlı’da padişah artık her şeye kadir değildi; yetkilerini Meclis’i Mebusan, Meclis’i Âyan ve Sadrazam ile paylaşmıştı.
Erdoğan’ın dediği gibi eski Türkiye yok artık ama Erdoğan’ın dediğinin tersine, eski Türkiye’nin yerine yenisi gelmedi; daha eski de değil, çok daha eski bir Türkiye’ye savrulduk. Hatta çok daha eski Türkiye’de, yani Tanzimat ve Meşrutiyet öncesi Osmanlı’da bile padişah tek başına değildi. Devletin ve mülkün sahibi padişahın yanı sıra sadrazam yürütme erkinin başıydı. Osmanlı tarihi padişahlar tarihi olduğu kadar sadrazamlar tarihidir. Padişah ve sadrazamın yanında bir de Divan-ı Hûmayun ve fetva makamı olarak Şeyh-ül İslam vardı. Yargı erki de kadılar ve kazaskerler ile temsil ediliyordu. Padişah, “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var!” diye uyarılıyordu.
Bugün ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen, anayasada adı olmayan ucube bir rejim ile yönetiliyoruz. Ne sadrazam veya başbakan var ne de TBMM, Cumhurbaşkanı karşısında etkili olabiliyor. Cumhurbaşkanı tek başına TBMM’den daha güçlü ve etkili. Yargı ve üniversiteler tamamen sinmiş ve teslim olmuşlar. “Mağrur olma Reis, senden büyük Allah var!” diyen de yok. Onun yerine “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan lider” diye yüceltiliyor. Bu yüceltmeye itiraz ettiği duyulmadı. İtiraz etmediği gibi (hadis-i kutsi olduğunu belirtmeden) “Bizim rahmetimiz gazabımızı aşacaktır inşallah!” diye konuşabiliyor. Oysa Başbakan olarak iktidarının ilk yıllarında cep telefonu açıldığında ekranda “Mağrur olma!” diye bir yazının akmaya başladığı yolunda haberler çıkmıştı matbuatta. Rivayete göre oğlu Burak’ın işiymiş ekrana bu yazıyı yazmak. Yani baba nasihati değil, evlat nasihati gibi. Evlat nasihati tevazuundan hadis-i kutsi şirkine ve kibrine savrulmak her bakımdan endişe vericidir!.. Benden söylemesi.
Bu ucube rejime siyaset biliminde kibarca “monokrasi” deniyor, yani tek adam yönetimi. Muhalefet “şahsım iktidarı” diyor. Marksist literatürde ne dendiğini yazıp başıma bela açmayayım! Merak eden, Dimitrov’un Faşizme Karşı Birleşik Cephe kitabına bakabilir.
***
Monokrasiye, şahsım iktidarına durduk yerde savrulmadı Türkiye. Eski Türkiye elitlerinin ve kapitalistlerinin aç gözlülükleri ve zorbalıkları ahaliyi öyle bir bunalttı ki, ahali 2002 seçimlerinde can havliyle Tayyip’in ipine sarıldı. Ahalinin eski Türkiye’den yaka silkmişliği Tayyip Erdoğan’ın rafine olmamış, incelikten yoksun siyasi ve dini ihtirasıyla birleşince, monokrasiye, şahsım iktidarına giden yolda bir engel kalmadı. 2007 ve 2010 anayasa referandumlarıyla genişletilen yolda nihayet 15 Temmuz darbe girişimi “Allah’ın lütfu” oldu; Almanya’da Hitler’i tek adamlığa taşıyan referandumun benzeri 2017 referandumuyla Türkiye’de de “şahsım iktidarı” kuruldu.
(Bu anda, Nazi Almanya’sı ile bugünün Türkiye’si arasında benzerlik kurma fikrini ve cesaretini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan ödünç aldığımı belirtmeliyim. Erdoğan, Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaretlerin birinden dönüşünde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorusu üzerine Hitler Almanya’sını örnek vermişti: “Üniter devlette başkanlık sistemi yoktur diye bir şey yok. Şu anda bunun zaten dünyada örneği var. Yani Hitler Almanya’sına baktığınızda orada da bunu görürsünüz. Başka ülkelerde de görürsünüz.” (31 Aralık 2015)
***
Ezcümle, eski Türkiye yok, çok daha eski bir Türkiye var. Ekonomisi tıkanmış, dış politikası iflas etmiş, (resmi rakama göre) 4,5 milyon işsiziyle Türkiye gemisi, Erdoğan’ın “Allah’ın lütfu” saydığı 15 Temmuz felaketinden sonra demokrasi limanından çok daha uzaklaştı. Bunun vebali günahı en başta demokrasiyi amaç değil araç olarak gördüğünü saklamayan Erdoğan ile siyasal İslam’dan demokrasi uman liberallerin boynunadır. Allah’ın lütfundan kasıt Fetullahçı çetenin devletten temizlenmesiyse, darbeye kalkışmalarının beklenmesi gerekmiyordu. Fetullahçı çetenin tasfiyesiyle Türkiye’nin demokrasiye kavuştuğu öne sürülüyorsa şu sorulara yanıt verilmelidir:
- Fetullahçı çete nasıl oldu da darbeye girişecek derecede devlette mevzi kazandı?
- Recep Tayyip Erdoğan’ın “Cemaatteki kardeşlerimiz ne istediler de vermedik?” sitemi nasıl bir ittifakın itirafıdır?
- Recep Tayyip Erdoğan’ın yolsuzluk maskeli darbeye maruz kaldığı 17 Aralık 2013’te gazeteci Fehmi Koru’yu Fetullah Gülen’e göndermesi, ittifakın sürmesi için atılmış bir adım mıydı?
- Recep Tayyip Erdoğan 15 Temmuz 2016’da nasıl bir ruh hali ve içgüdüyle (daha kalkışma bastırılmadan) darbe girişimini “Allah’ın lütfu” saydı?
- Recep Tayyip Erdoğan darbe girişimini gerçekten eniştesinden mi haber aldı? Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan, anayasa uyarınca bağlı oldukları Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Başbakan Binali Yıldırım’a gelişmeleri haber vermediler mi?
- 15 Temmuz darbe girişimini araştırmak üzere kurulan TBMM Komisyonu niçin çalıştırılmadı? İktidar partisi AKP komisyona üye vermeyi neden iki ay geciktirdi? Komisyonun çalışma süresi neden uzatılmadı?
- Recep Tayyip Erdoğan, Binali Yıldırım, dönemin TSK üst düzey komutanları ve MİT Müsteşarı neden komisyona gitmekten kaçındılar?
- Komisyon, darbeye kalkışanları neden dinlemedi?
- Komisyon, raporunu neden TBMM’ye sunmadı?
- TBMM’nin kendisini kapatmayı hedefleyerek bombalayan bir darbeyi araştırmaktan kaçınması, ne anlama gelir?
- ByLock listesi neden açıklanmıyor?
- Darbe başarıya ulaşsaydı, devletin üst düzeyinde kimler hangi görevlere getirilecekti?
- AKP’li eski milletvekili Şamil Tayyar’ın “15 Temmuz gerçek manada aydınlanırsa, bugün kahraman dediklerimizin aslında belki de darbenin içinde olduğunu göreceksiniz; belki de bugün hain diye suçladığımız bazı isimlerin aslında tam tersi olduğunu göreceksiniz” sözleri, darbe girişiminin perde gerisindeki hangi ilişkileri ima etmektedir?
Bunlara benzer onlarca yüzlerce soru üretilebilir.
Sonuç, darbeye maruz kalan Erdoğan ve iktidar partisi AKP’nin darbe öncesi, darbe gecesi ve sonrasının araştırılmasına istekli olmadığıdır.
Oysa, 15/16 Temmuz 2016 öncesi, gecesi ve sonrası olup biten aydınlatılmadan Türkiye’de gerçek bir demokrasi kurulamaz.
Yazarın Dİğer Yazıları
Siyasetçi Neden Yalan Söyler?
3 Temmuz 2022Siyasi yalanın Soylusundan soysuzuna
23 Haziran 2022Yalancının Ampülü Yatsıdan Sonra Da Yanıyor
17 Haziran 2022Ukrayna: İnsanlık Vahşetle Sınanıyor
25 Mart 2022Vatan Uğruna Ölündüğü Sanılır, Sanayiciler Uğruna Ölünür
17 Mart 2022Rusya'nın Ukrayna'yı İşgaline Hayır
26 Şubat 2022Yedisinden Yetmişe Erdoğan
1 Şubat 2022Uğur Mumcu ve Abdi İpekçi'den Bugüne Medya
31 Ocak 2022Adem'in Cehaleti ya da Öküz Altında Buzağı Aramak
26 Ocak 2022Sahte Adnan Menderes Mektubu
20 Ocak 2022Şahsım'ın Büyükelçiler Blöfü
27 Ekim 2021Bahçeli Devlet'in Hikmeti
7 Ekim 2021Şam'da Zafer Namazı ve Kabil Kayyımlığı Rüyalarından Hayal Kırıklığına
28 Eylül 202112 Eylül Yargısından Ak Yargıya
21 Eylül 202115 Temmuz Hamaseti
17 Temmuz 2021İşsiz Sayısı Artıyor, İşsizlik Oranı Düşüyor!
12 Mayıs 2021TSK Cemaat, Parti veya Şahsım Ordusu Olmamalıdır!
1 Nisan 2021Tayyip'in Evdeki Hesabı Çarşıya Uyar mı?
20 Mart 2021Düzenin Muteber Katilleri
15 Mart 2021Gare Faciası
27 Şubat 2021Kayıp Damat, Mahpus Prenses, Firari Valide Sultan
21 Şubat 2021Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı İstifa Ettiler!
16 Şubat 2021Aşağı Bakmayanlara Selam Olsun!
7 Şubat 2021Boğaziçi'nde Kâbe Makyavelizmi
3 Şubat 2021Darağacında Bile Asaleti Elden Bırakmadılar
29 Ocak 2021Salgın Günlerinde 'Haşere' İtlafı
22 Ocak 2021Hrant'ın Katilleri ve Dostları
19 Ocak 2021Eksik Söyledin Fikri Sağlar
7 Ocak 2021Belbuka Karakoluna Masa Sandalye Alalım!
4 Ocak 2021Türkçe Kürtçe lanetli midir? Anadilde ibadet günah mıdır?
28 Aralık 2020Çıplak Aramanın Tüzüğü
24 Aralık 2020Damat Berat Nerede ?
22 Aralık 2020'Hayata Dönüş' Katliamı
19 Aralık 2020Tank Palet'in Altında Ezilen Ahlak
10 Aralık 2020Millet İttifakı'na Operasyon
20 Kasım 2020Trump'ın Ardından Ağlayalım mı?
15 Kasım 2020Biden Kazandı Diye Bayram Edelim mi?
8 Kasım 2020Uğurlar Olsun Erbil Ağabey
7 Eylül 2020Hangisi vatansever? Vahdettin mi, Atatürk mü?
20 Mayıs 2020Bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm mücadelesinin simgeleri
7 Mayıs 2020Başkasının Acısına Bakmak
27 Nisan 2020Siyaset Kırkpınarında Başaltı Güreşi
17 Nisan 2020Nasıl Güzel Bir İnsan Yitirmişiz
5 Nisan 2020Galiba sürü bağışıklığı politikasının denekleriyiz
2 Nisan 2020Korona ile Mücadelede iktidara güvenmeli miyiz?
25 Mart 2020Corona ile mücadele bahane, felaketi fırsata çevirme şahane
20 Mart 2020'Mehmetçik' gazeteciden 'Mümin' gazeteciye SETA andıcının analizi
8 Ağustos 2019Kanlı Pazar'ın provokatörü Mehmet Şevket Eygi'nin ardından
20 Temmuz 2019Deniz Gezmiş terörist miydi?
14 Temmuz 2019Esra ile Berat'ın düğünü
24 Haziran 2019Erdoğan'ın arkasında 'eşşek' gibi saf tutmak
14 Haziran 2019Elitist faşizmden lümpen faşizme
28 Nisan 2019Beka meselesi değil, Kürt meselesi
31 Mart 2019Yeni Zelanda katliamı da mı Allah'ın lütfu?
20 Mart 2019Bangır bangır ezan terörizmi
18 Mart 2019Tunç Soyer'in babası zalim, ya Erdoğan'ın ataları?
1 Mart 2019Ekonomi Tıkırında!
21 Şubat 2019Cumhuriyet ordusu'ndan NATO ordusuna
13 Şubat 2019Türk sağının ve İslam'ın Maduro aşkı
2 Şubat 201912 Eylül darbesini kimin çocukları yaptı?
18 Ocak 2019Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş başkanı Erdoğan
28 Aralık 2018Beyaz Saray'da Görücüye Çıkan Sarışın Güzel Kadın
8 Aralık 2018Türk Sağının ve İslam'ın Amerika Aşkı-2
21 Kasım 2018Türk Sağının ve İslam'ın Amerika Aşkı
21 Ekim 2018Maganda politik
20 Eylül 2018Oyum Tayyip'e!
20 Haziran 2018Seçimler, Sosyalistler ve HDP
25 Mayıs 2018Vicdan yoksulu siyaset ve yargı
12 Mayıs 2018Türklük Sözleşmesinin güncel krizi
16 Nisan 2018Kürt rüyası
19 Mart 2018Şehidimiz fakirdendi..
14 Şubat 2018Afrin Afrin
5 Şubat 2018Diyanet'in çocuk gelinleri ve dinden özgürleşmek
11 Ocak 2018İç Savaş fermanına karşı direnme hakkı
3 Ocak 2018Tayyip Erdoğan'ın Filistin şovu
23 Aralık 2017Delilsiz Hükümlerle Asılanlar
14 Aralık 2017Hızlandırılmış zabit eğitimi reformu
6 Aralık 2017Fahişeler ve gazeteciler
29 Kasım 2017Atatürkçü Tayyip'ten marksist Tayyip'e!
17 Kasım 2017