Böyle bir operasyon mutlak gizlilik ve baskın tarzında hareket gerektirir. Ama, operasyonun nihai karar vericisi siyasetçiler, “Pençe Kartal-2 Harekâtının dost ve müttefiklerle koordine edildiğini” söylüyorlar. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, G günü S saatinden birkaç gün önce Erbil’de herhalde operasyonu koordine ediyordu! Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan da operasyondan iki gün önce “Çarşamba günü Millete Sesleniş konuşmasında güzellikler açıklayacağını” söylüyordu… (Müttefikler ve dostlarla neyi koordine ettiler? Millet Sesleniş konuşmasında nasıl bir güzellik açıklamayı planladılar?)
PKK’nin elindeki rehineleri kurtarma amaçlı Gare operasyonu, Başkomutan’ın “gel gör ki başaramadık” dediği üzere başarısızlıkla sonuçlandı. Rehineler katledildiği gibi operasyon görev gücünden üç asker de yaşamını yitirdi. Kaç PKK’linin etkisiz hale getirildiği belirsiz.
Başkomutan her ne kadar “Gare düştü, iş bitti” dediyse de, alan temizliği olarak da operasyonun başarısı şüpheli. Bilen biliyor ki, Gare daha önce de defalarca bombalandı, özel kuvvet askerleri Gare’ye girip çıktılar. Gare operasyonları rutin şekilde yinelenip duruyor. Ama son operasyon öncekilerden çok farklı sonuçlandı. Ortada bir başarı olsaydı, ilk açıklamayı Malatya Valisi’ne bırakmazlardı!
Operasyon başarıyla sonuçlansaydı, yani 13 rehine kurtarılıp sağ salim getirilseydi, haftalarca zafer şenlikleri yapılır, kurtarılan rehineler Başkomutan ile birlikte şehir şehir dolaştırılır, kent meydanlarında kutlama mitingleri düzenlenir, Yenikapı’da muhalefet liderleri de Başkomutan’ın arkasında saf tutarlardı. Ama olmadı, rehineler sağ dönemediler. Rehinelerin sağ salim dönmelerini yıllarca bekleyen annelerin babaların yüreğine ateş düştü. Diyarbakır’da evlat nöbeti tutan annelerin yüreklerine de ateş düştü mü, bilinmiyor. Annelerin acıları yarıştırılmaz, paylaşılır!
Hayatta dayanılması en zor en derin en acı, evlat acısıdır. O anneler babalar evlat acısıyla son nefeslerine kadar ölüp ölüp dirilecekler. Evlat için duyulan acı, dökülen göz yaşı karşısında en taş yürek bile yumuşar, yumuşamasa bile sessizce saygı duyar. En taş yürek sahibi bile evlat acısını “ne mutlu sana ki oğlun peygambere komşu oldu” diyerek siyaseten istismar etmez; ardından şarkıyla türküyle espriyle parti siyaseti gütmez değil mi? Öyle bilinse de bunu da gördük. Yaşadıkça kim bilir daha neler görürüz, nelerle karşılaşırız da şaşkınlıktan ağzımız bir karış açık kalır, söyleyecek söz bulamayız. Kesin olan bir şey var ki, acılı ailelere Peygamber’e komşuluk şerefi bahşedenler, kendilerine o şereften pay almak için hiçbir gayret göstermezler.
***
Demokrasinin asgari kurallarının yürürlükte olduğu ülkelerde, böyle bir facia sonrasında hükümetler düşer, soruşturma açılır, sorumlular yargılanır. Ama burası Türkiye. AKP iktidarı ve küçük ortağı, hesap vermek yerine muhalefeti suçluyorlar. Öyle ki, rehineleri kurtarmadığı için muhalefetteki CHP’yi suçlayan bile çıktı. Tabii muhalefeti suçlamanın en kolay yolu HDP’yi hedef tahtasına koymak. HDP hedef tahtasına yerleştirilince, muhalefet partileri pozisyon alma gereği duyuyor. Cumhur İttifakı iktidarının amacı da muhalefeti ayrışmaya zorlamak. Nitekim, ayrışma gecikmedi. Çok yakın bir gelecekte HDP hakkında kapatma davası açılması da sürpriz olmaz.
AKP iktidarı örtbas etmek için nasıl bir propaganda ve ayrıştırma politikası yürütürse yürütsün, Gare faciası peşini hiç bırakmayacak. Öyle 15 Temmuz gibi “Allah’ın lütfu” (!) zorlama bir destan yok ortada. Aklını ahlakını vicdanını yitirmemiş insanlar, 15/16 Temmuz gecesini sorguladıkları gibi başarısızlığı muhakkak böyle bir operasyonu da hep sorgulayacaklar.
Örneğin, Başkomutan operasyonun amacını rehineleri kurtarmak olarak açıkladı ya. Gerçekten amaç rehineleri kurtarmak mıydı? Amaç bu idiyse, bu gibi durumlarda nasıl hareket edileceği edilmeyeceği bellidir. Bilinir ki, rehine kurtarma operasyonlarında istihbarat yetersizse, hava ve arazi koşulları elverişsizse, gizlilik sağlanmamışsa, baskın tarzında hareket edilmemişse, operasyon rehinelerin kaybıyla sonuçlanır. Dünyanın en güçlü ordularından kabul edilen Rusya ordusunun 2002 yılında Moskova Tiyatrosu’na yaptığı operasyonda Çeçen eylemcilerin tamamı öldürüldü ama 130 rehine de katledildi, kalan 700 rehine yaralandı. Amerikan ordusunun 1980’de İran’da büyükelçilik personelini kurtarmak için giriştiği operasyon da fiyaskoyla sonuçlandı.
Tarihte başarıyla sonuçlanmış rehine kurtarma operasyonları nadirdir. Bilinen başarılı operasyonlar, 1976 yılında İsrail’in Uganda’nın Entebbe havaalanındaki operasyonu ile 1977 yılında Somali’nin başkenti Mogadişu’da Almanya’nın operasyonudur. Bu ikisinin dışında başarıyla sonuçlanmış operasyon yok gibidir. Bu operasyonların da Kenya, Uganda ve Somali devletlerinin katkısıyla başarıldığı söylenir.
Yine bilinir ki amaç rehineleri kurtarmak ise, askeri operasyon yapmak yerine arka kapı diplomasisine başvurulur, gizlice pazarlık edilir. Çünkü rehin alan örgütün asıl amacı öldürmek değil, pazarlık etmek ve kazançlı çıkmaktır. Emekli General Osman Aydoğan’ın ayrıntısıyla yazageldiği üzere PKK’nin rehin aldığı onlarca yüzlerce kişi, milletvekilleri, sivil örgütler ve yerel aktörlerin devreye girmesiyle serbest bırakıldı. IŞİD’in 2014 yılında Musul’da rehin aldığı 49 konsolosluk görevlisi ile geçen Ocak ayında korsanların rehin aldıkları 15 denizci de operasyonla değil, gizli diplomasiyle kurtarıldılar.
***
Peki, rehinelerin kurtarılmasında diplomasi esas alınmalıyken, altı yıldır PKK’nin elindeki rehinelerin serbest bırakılması için kim ne yaptı?
AKP iktidarının rehineleri kurtarmak için gizli diplomasiye başvurup başvurmadığı bilinmiyor. Muhalefet partileri, soru önergeleriyle konuyu TBMM gündemine getirmişler ama, iktidar yanıt vermemiş, oralı olmamış.
AKP iktidarı, rehinelerin bırakılması için Abdullah Öcalan’dan örgütüne çağrı yapmasını isteyebilirdi, bunu da yapmamış. Abdullah Öcalan’a ve örgütüne prestij kazandırmak istememiş olabilir ama, İstanbul seçimi için ricacı olmakta beis görmemişti.
Peki, rehineleri kurtarmak için gizli diplomasi yerine nasıl oldu da operasyona karar verildi?
Karar sürecinin başlıca aktörleri bellidir: Siyaset, istihbarat, asker. Ortaklaşa durum muhakemesi yapılmış ve operasyona karar verilmiştir.
Sahada operasyonu uygulayacak olan asker, kendi durum muhakemesini sunarak, çetin kış koşullarında, elverişsiz arazide operasyonla rehinelerin kurtarılamayacağını anlatmıştır herhalde. Mutlaka anlatmış olmalıdır, aksi düşünülemez!
Asker anlattı ve siyasetçi operasyonda ısrar ettiyse, neye güvenerek ısrar etmiş olabilir?
Örneğin, böyle bir operasyon mutlak gizlilik ve baskın tarzında hareket gerektirir. Ama, operasyonun nihai karar vericisi siyasetçiler, “Pençe Kartal-2 Harekâtının dost ve müttefiklerle koordine edildiğini” söylüyorlar. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, G günü S saatinden birkaç gün önce Erbil’de herhalde operasyonu koordine ediyordu! Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan da operasyondan iki gün önce “Çarşamba günü Millete Sesleniş konuşmasında güzellikler açıklayacağını” söylüyordu… (Müttefikler ve dostlarla neyi koordine ettiler? Millet Sesleniş konuşmasında nasıl bir güzellik açıklamayı planladılar?)
Anlaşılıyor ki, elverişsiz arazide, dondurucu kış koşullarında zaten başarısızlığa mahkûm operasyon bir de dost ve müttefiklerle koordine edilmiş, gizlilik kalmamış. Gizlilik kalmayınca baskın da olmamış; 41 savaş uçağı dağı taşı bombalamış, uçar birlik harekâtıyla özel kuvvet askeri gönderilmiş. Sonuçta rehineler kurtarılamadığı gibi operasyon görev gücü üç kayıp vermiş… Neresinden bakılsa facia!
Facia taammüden gelmiş ama örtbas etmek, bununla kalmayıp üste çıkabilmek için, “Gücümüzü ve kararlılığımızı gösterdik. PKK’nin ne kadar cani bir örgüt olduğunu bir kere daha gördük” diyorlar. Oysa PKK’nin nasıl bir örgüt olduğunu bir kere daha kanıtlamaya ihtiyaç yoktu. Otuz yıl önceki köy baskınları, daha yakın tarihte Merasim Sokak ve Güvenpark katliamları unutulmadı. Kırk yıldır hatta 100 yıldır istikrarlı şekilde güç ve kararlılık gösterilmesi de annelerin babaların göz yaşını dindirmiyor!
Bitirirken tekrar sormadan edemiyor insan. Gare’de amaç gerçekten rehineleri kurtarmak mıydı? Yoksa rehineleri kurtarmak değil de başka bir amaç mı söz konusuydu? Asıl amaç Roboski faciasına benzer şekilde üst düzey bir PKK yöneticisinin ele geçirilmesi veya öldürülmesi miydi? Rehineler kaybedilirse, Peygamber’e komşu olurlar… Zaten askerlik yan gelip yatma yeri değildir…
Asıl sorulması gereken soru ise, ortak vatanda eşit yurttaşlık çatısı altında, halkların ve inançların eşitliğini kardeşliğini esas alan çözüm çok mu zor? Kimse merak etmesin, böyle bir çözümde ülke bölünmez!
Yazarın Dİğer Yazıları
Siyasetçi Neden Yalan Söyler?
3 Temmuz 2022Siyasi yalanın Soylusundan soysuzuna
23 Haziran 2022Yalancının Ampülü Yatsıdan Sonra Da Yanıyor
17 Haziran 2022Ukrayna: İnsanlık Vahşetle Sınanıyor
25 Mart 2022Vatan Uğruna Ölündüğü Sanılır, Sanayiciler Uğruna Ölünür
17 Mart 2022Rusya'nın Ukrayna'yı İşgaline Hayır
26 Şubat 2022Yedisinden Yetmişe Erdoğan
1 Şubat 2022Uğur Mumcu ve Abdi İpekçi'den Bugüne Medya
31 Ocak 2022Adem'in Cehaleti ya da Öküz Altında Buzağı Aramak
26 Ocak 2022Sahte Adnan Menderes Mektubu
20 Ocak 2022Şahsım'ın Büyükelçiler Blöfü
27 Ekim 2021Bahçeli Devlet'in Hikmeti
7 Ekim 2021Şam'da Zafer Namazı ve Kabil Kayyımlığı Rüyalarından Hayal Kırıklığına
28 Eylül 202112 Eylül Yargısından Ak Yargıya
21 Eylül 2021Erdoğan bir süredir 'Eski Türkiye yok' diyor ya, ben de aynı kanıdayım.
23 Temmuz 202115 Temmuz Hamaseti
17 Temmuz 2021İşsiz Sayısı Artıyor, İşsizlik Oranı Düşüyor!
12 Mayıs 2021TSK Cemaat, Parti veya Şahsım Ordusu Olmamalıdır!
1 Nisan 2021Tayyip'in Evdeki Hesabı Çarşıya Uyar mı?
20 Mart 2021Düzenin Muteber Katilleri
15 Mart 2021Kayıp Damat, Mahpus Prenses, Firari Valide Sultan
21 Şubat 2021Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı İstifa Ettiler!
16 Şubat 2021Aşağı Bakmayanlara Selam Olsun!
7 Şubat 2021Boğaziçi'nde Kâbe Makyavelizmi
3 Şubat 2021Darağacında Bile Asaleti Elden Bırakmadılar
29 Ocak 2021Salgın Günlerinde 'Haşere' İtlafı
22 Ocak 2021Hrant'ın Katilleri ve Dostları
19 Ocak 2021Eksik Söyledin Fikri Sağlar
7 Ocak 2021Belbuka Karakoluna Masa Sandalye Alalım!
4 Ocak 2021Türkçe Kürtçe lanetli midir? Anadilde ibadet günah mıdır?
28 Aralık 2020Çıplak Aramanın Tüzüğü
24 Aralık 2020Damat Berat Nerede ?
22 Aralık 2020'Hayata Dönüş' Katliamı
19 Aralık 2020Tank Palet'in Altında Ezilen Ahlak
10 Aralık 2020Millet İttifakı'na Operasyon
20 Kasım 2020Trump'ın Ardından Ağlayalım mı?
15 Kasım 2020Biden Kazandı Diye Bayram Edelim mi?
8 Kasım 2020Uğurlar Olsun Erbil Ağabey
7 Eylül 2020Hangisi vatansever? Vahdettin mi, Atatürk mü?
20 Mayıs 2020Bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm mücadelesinin simgeleri
7 Mayıs 2020Başkasının Acısına Bakmak
27 Nisan 2020Siyaset Kırkpınarında Başaltı Güreşi
17 Nisan 2020Nasıl Güzel Bir İnsan Yitirmişiz
5 Nisan 2020Galiba sürü bağışıklığı politikasının denekleriyiz
2 Nisan 2020Korona ile Mücadelede iktidara güvenmeli miyiz?
25 Mart 2020Corona ile mücadele bahane, felaketi fırsata çevirme şahane
20 Mart 2020'Mehmetçik' gazeteciden 'Mümin' gazeteciye SETA andıcının analizi
8 Ağustos 2019Kanlı Pazar'ın provokatörü Mehmet Şevket Eygi'nin ardından
20 Temmuz 2019Deniz Gezmiş terörist miydi?
14 Temmuz 2019Esra ile Berat'ın düğünü
24 Haziran 2019Erdoğan'ın arkasında 'eşşek' gibi saf tutmak
14 Haziran 2019Elitist faşizmden lümpen faşizme
28 Nisan 2019Beka meselesi değil, Kürt meselesi
31 Mart 2019Yeni Zelanda katliamı da mı Allah'ın lütfu?
20 Mart 2019Bangır bangır ezan terörizmi
18 Mart 2019Tunç Soyer'in babası zalim, ya Erdoğan'ın ataları?
1 Mart 2019Ekonomi Tıkırında!
21 Şubat 2019Cumhuriyet ordusu'ndan NATO ordusuna
13 Şubat 2019Türk sağının ve İslam'ın Maduro aşkı
2 Şubat 201912 Eylül darbesini kimin çocukları yaptı?
18 Ocak 2019Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş başkanı Erdoğan
28 Aralık 2018Beyaz Saray'da Görücüye Çıkan Sarışın Güzel Kadın
8 Aralık 2018Türk Sağının ve İslam'ın Amerika Aşkı-2
21 Kasım 2018Türk Sağının ve İslam'ın Amerika Aşkı
21 Ekim 2018Maganda politik
20 Eylül 2018Oyum Tayyip'e!
20 Haziran 2018Seçimler, Sosyalistler ve HDP
25 Mayıs 2018Vicdan yoksulu siyaset ve yargı
12 Mayıs 2018Türklük Sözleşmesinin güncel krizi
16 Nisan 2018Kürt rüyası
19 Mart 2018Şehidimiz fakirdendi..
14 Şubat 2018Afrin Afrin
5 Şubat 2018Diyanet'in çocuk gelinleri ve dinden özgürleşmek
11 Ocak 2018İç Savaş fermanına karşı direnme hakkı
3 Ocak 2018Tayyip Erdoğan'ın Filistin şovu
23 Aralık 2017Delilsiz Hükümlerle Asılanlar
14 Aralık 2017Hızlandırılmış zabit eğitimi reformu
6 Aralık 2017Fahişeler ve gazeteciler
29 Kasım 2017Atatürkçü Tayyip'ten marksist Tayyip'e!
17 Kasım 2017