Ellerin Kabesi Var Benim Kabem İnsandır--Olan bitene bakıp şaşırmamak, sormamak mümkün değil. Bazı Müslümanlar neden bu denli kolay tahkir oluyorlar, kendilerini hakarete uğramış, rencide olmuş hissediyorlar?
Tahkir olmalarının bu defaki bahanesi, Boğaziçi Üniversitesi’nde açılan sergideki Kâbe kolajı. Boğaziçili öğrenciler ve öğretim üyeleri, üniversiteye kayyım rektör atanmasını protesto ediyorlar ya. Protestolar kapsamında, bazı öğrenciler yerleşke içerisinde sergi açmışlar. Sergilenen görseller arasında Kâbe resmi üzerinde şahmeran figürü olan bir kolaj da var. Kolajın köşelerinde de LGBTI simgeleri. Serginin görselleri yerleştirilirken bu kolaj bir süre yerde kalmış.
Yani kolajın çiğnenmesi, kirletilmesi, yırtılması söz konusu değil. Zaten kolajdan rencide olanlar (Pelikan Gelini hariç) böyle bir iddia ileri sürmüyorlar. Görseli hazırlayan kişi de hakaret kasıtlarının olmadığını, kadın düşmanlığına karşı Anadolu kadınlarının gizli direnişine dikkat çekmek istediklerini söylemiş. Ama dinlemek, anlamak isteyen kim? İhbarı üzerine AKP Genel Başkanı ve CHP Sözcüsü dahil, tahkir olmayan kalmadı. Toplu tahkir kampanyası haliyle sosyal lince dönüştü. Sonuçta, sergiyi düzenleyen öğrencilerden ikisi tutuklandı, ikisi adli denetim koşuluyla bırakıldı.
(Ara not: Sergiyi hazırlayan öğrenciler önce “halkın bir kesiminin dini değerlerini aşağılama” suçlamasıyla sorgulanmışlar. Bu suçlamanın tutuklama gerektirmediği fark edilince “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçu uydurulmuş ve tutuklanmışlar.)
Öğrencilerin tutuklanması da tahkir olma furyasını önlemeye yetmedi. Hâlâ kendilerini hakarete uğramış hissediyorlar, kınamak için birbirleriyle yarışıyorlar; gençlik icabı galeyana gelenler meydanlarda protesto gösterileri yapıyorlar. İddianame tamamlanıp dava açıldığında tepkilerin nerelere varacağı tahmin bile edilemez. Amaç halkı kin ve düşmanlığa tahrik ise, o kolajı sergiye koyanlar değil, bunu bahane edip “kutsalımız Kâbe'ye saygısızlığa seyirci kalamayız” diye ortalığı ayağa kaldıran dinbazlar fazlasıyla başardılar. İktidar medyası kolajı kriminalize etmese, devlet adamı sanılan dinbazlar kolajın üstünde tepinmeseler, olay üniversite öğrencileri arasındaki tartışma olarak kalır, halk hiç de kin ve düşmanlığa tahrik edilmiş olmazdı.
***
Kadın düşmanlığına karşı Anadolu kadınlarının gizli direnişini vurgulamak için böyle karmaşık ve anlaşılması güç bir kolajı nasıl aklettiler, bilemiyorum. Böyle bir kolaj, Boğaziçi’nin haklı direnişine nasıl bir katkı sundu; o da muamma. Ama asıl sorun bu olmasa gerek. Asıl sorun, Müslümanlığı kimseye bırakmayan zevatın nasıl olup da bu denli kolay tahkir olabildiği.
Belki de aslında hiç de tahkir olmadılar; sadece hakarete uğramış, rencide olmuş göründüler. Çünkü, şimdi kolajın üstünde tepinenler, geçmişte gerçekten tahkir edici onca vukuat karşısında hiç de tahkir olmadılar. Örneğin, devlet büyüğü bir bakan (yani vezir), “Her cuma bir ayet sallıyorum. Google’a gir, Kur’an’da, atıyorum, kardeşlik, nankörlük, bilmemne, search yap hepsi çıkıyor. Oradan beğen bir tane salla gitsin. Bakara makara iyi!” dedi. Hiç de ortalığı karıştırmadılar. Tahkir olmadıkları gibi adamı büyükelçi bile yaptılar.
Tokat’ın Zile ilçesinde Kur’an-ı Kerim motifli pasta kesildi, hiç de rencide olmadılar. Kur’an motifli pastayı Hıristiyanlar veya ateistler kesseler, neler olurdu neler?
Üsküdar Belediyesi, ilçenin meydanına ‘Asr-ı Saadet’e Yolculuk’ adı altında Kâbe maketi yaptırdı. Biri bile çıkıp, “yapmayın etmeyin” demedi. Tahkir olmadılar ama ihrama girip çakma Kâbe’yi tavafa başlayan Avukat Cihat Duman’ı yaka paça gözaltına aldılar. (Kâbe’nin çakması oluyor da tavafın niye olmasın ey dindarlar?)
Asr-ı Saadet’te ve sonraki devirlerde Peygamber’in doğum günü kutlanmadığı halde, 1989 yılında Türkiye’de Kutlu Doğum Haftası adıyla bi’dat (yani sapkınlık) uyduruldu. Bunun sapkınlık olduğunun ayırdına ancak 15/16 Temmuz gecesi uyandılar(!)…
Tahkir olmadıkları nice başka sapkınlık örnekleri sıralanabilir. İşsizlik, aşsızlık, yolsuzluk, demokrasi yokluğundan tahrik olmadıkları gibi tarikat yurtlarındaki cinsel istismardan da nedense tahkir olmuyorlar. Bunca sapkınlıktan tahkir olmadıkları gibi, hiç sıkılmadan, “başörtülü kızlarımıza bacılarımıza saldırdılar”, “camiye ayakkabılarıyla girip bira içtiler”, “ezan okunurken slogan attılar”, “minareden Çav Bella çaldırdılar” gibi provokasyonlara girişebiliyorlar. Bununla kalmayıp, kendileri gibi inanmayanlara karşı hiç sıkılmadan Allahsız, Şia, Caferi, Yezidi, Zerdüşt, Alevi, ateist diyerek nefret suçu işleyebiliyorlar…
***
Nefret suçuna adeta bağımlılar, gerçek ya da uyduruk bir bahaneyle içlerindeki kini nefreti kusmadan duramıyorlar. İşte yine bir bahane buldular, “kutsalımız” diyerek bir kaşık suda fırtına koparıyorlar. Hakkaniyet ve tutarlılıktan bu denli uzaklaşabildiklerine göre Kâbe’yi gerçekten kutsal sayıp saymadıkları da belirsizdir.
Dinler tarihine ne kadar aşinadırlar bilinmez ama, bilmeliler ki Müslümanların tamamı Kâbe’yi kutsal görmüyor. Dahası, Kâbe’ye kutsiyet atfetmeyenlerin başında Halife Ömer var. Halife Ömer’in bir tavaf sırasında Hacer-i Esved’e karşı “Biliyorum ki sen faydası ve zararı olmayan basit bir taşsın. Allah Resulü’nün seni öptüğünü görmeseydim seni öpmezdim” dediği İslam tarihi kaynaklarında kayıtlıdır.
Kâbe kolajı üzerinden “Ebabil kuşlarınca kafalarına taş yağdırılan Yemen Valisi Ebrehe ve askerleri” diyerek nefret kusarken nasıl bir efsaneye atıfta bulunduklarının farkında oldukları da kuşkuludur. Bu efsane, Kâbe’nin sahibi tarafından korunduğu efsanesidir ki, Kur’an’ı Kerim’in Fil Suresi’nde kayıtlıdır. Buna göre, MS 570 yılında Habeş generali Ebrehe Kâbe’yi yıkmak için harekete geçtiğinde, Peygamber’in dedesi Abdülmuttalip “Kâbe Allah’ın evidir, sahibi onu korur” diye uyarmış. Ebrehe aldırış etmemiş. Allah da (Kur’an’daki ifadesiyle) “balçıktan pişirilmiş taşlar atan sürü sürü kuşlar” gönderip Ebrehe’nin ordusunu helâk etmiş…
Bakara (Sığır/İnek) 125’inci ayette ve hadiste de Kâbe’nin Allah tarafından “güvenli sığınak” ilan edildiği, despotların ve zorbaların şerrinden koruduğu vurgulanmış.
Gelgelelim Kur’an’da ve hadisi şerifte vurgulanan “mucize” ve “güvenli sığınak” vaadi, Ebrehe saldırısından sonraki yıllarda gerçekleşmemiş; sahibi Kâbe’yi korumamış. Emevi halifeleri Yezid ve Abdülmelik’in emirleriyle Kâbe iki kez mancınık atışlarıyla yerle bir edilmiş; bu arada Hacer-i Esved tuzla buz olmuş.
Kâbe’nin sahibi, MS 929 yılında Abbasi halifelerine isyan eden Karmatilerin kuşatmasında da evini korumamış. Karmati komutanı hacıları öldürüp Zemzem kuyusuna doldurmuş, Hacer-i Esved’i de söküp götürmüş. Hacer-i Esved, 22 yıl sonra Fatımi hükümdarı Mansur’un ricasıyla iade edilmiş.
Kâbe sonraki tarihlerde de Müslümanlar arası savaşlarda saldırıya uğramış; “güvenli sığınak” ilanına karşılık, binlerce hacı bu saldırılarda can vermiş…
Yanisi o ki, ne Kâbe iddia ettikleri kadar kutsal ne de Kâbe kolajı ile Anadolu kadınlarının gizli direnişini vurgulamak isteyen öğrenciler kutsala hakaret ettiler. Olan biten, “zengine han hamam servet, bu dünyada cennet / çalışana yoksula din diyanet, öbür dünyada cennet” siyaseti güden dinbazların Kâbe motifli kolaj bahanesiyle ortalığı karıştırmalarından ibaret.
Yanisi o ki, Kâbe motifli kolaj bahanesiyle ortalığı karıştıranlar aslında gerçekten tahkir olmadılar; TCK’de tanımlanan suçu işlediler, işliyorlar. Yani dini istismar suçu.
Dini istismar suçuna ve sade bir Kâbe kolajından tahkir olmaya sınır çizilemez. “Ellerin Kâbesi var, benim Kâbem insandır; Kuran da kurtaran da” deyişinden bile tahkir olabilirler.
Tanrı bu hastalıklı zihniyetin şerrinden memleketi korusun, âmin!
Yazarın Dİğer Yazıları
Siyasetçi Neden Yalan Söyler?
3 Temmuz 2022Siyasi yalanın Soylusundan soysuzuna
23 Haziran 2022Yalancının Ampülü Yatsıdan Sonra Da Yanıyor
17 Haziran 2022Ukrayna: İnsanlık Vahşetle Sınanıyor
25 Mart 2022Vatan Uğruna Ölündüğü Sanılır, Sanayiciler Uğruna Ölünür
17 Mart 2022Rusya'nın Ukrayna'yı İşgaline Hayır
26 Şubat 2022Yedisinden Yetmişe Erdoğan
1 Şubat 2022Uğur Mumcu ve Abdi İpekçi'den Bugüne Medya
31 Ocak 2022Adem'in Cehaleti ya da Öküz Altında Buzağı Aramak
26 Ocak 2022Sahte Adnan Menderes Mektubu
20 Ocak 2022Şahsım'ın Büyükelçiler Blöfü
27 Ekim 2021Bahçeli Devlet'in Hikmeti
7 Ekim 2021Şam'da Zafer Namazı ve Kabil Kayyımlığı Rüyalarından Hayal Kırıklığına
28 Eylül 202112 Eylül Yargısından Ak Yargıya
21 Eylül 2021Erdoğan bir süredir 'Eski Türkiye yok' diyor ya, ben de aynı kanıdayım.
23 Temmuz 202115 Temmuz Hamaseti
17 Temmuz 2021İşsiz Sayısı Artıyor, İşsizlik Oranı Düşüyor!
12 Mayıs 2021TSK Cemaat, Parti veya Şahsım Ordusu Olmamalıdır!
1 Nisan 2021Tayyip'in Evdeki Hesabı Çarşıya Uyar mı?
20 Mart 2021Düzenin Muteber Katilleri
15 Mart 2021Gare Faciası
27 Şubat 2021Kayıp Damat, Mahpus Prenses, Firari Valide Sultan
21 Şubat 2021Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı İstifa Ettiler!
16 Şubat 2021Aşağı Bakmayanlara Selam Olsun!
7 Şubat 2021Darağacında Bile Asaleti Elden Bırakmadılar
29 Ocak 2021Salgın Günlerinde 'Haşere' İtlafı
22 Ocak 2021Hrant'ın Katilleri ve Dostları
19 Ocak 2021Eksik Söyledin Fikri Sağlar
7 Ocak 2021Belbuka Karakoluna Masa Sandalye Alalım!
4 Ocak 2021Türkçe Kürtçe lanetli midir? Anadilde ibadet günah mıdır?
28 Aralık 2020Çıplak Aramanın Tüzüğü
24 Aralık 2020Damat Berat Nerede ?
22 Aralık 2020'Hayata Dönüş' Katliamı
19 Aralık 2020Tank Palet'in Altında Ezilen Ahlak
10 Aralık 2020Millet İttifakı'na Operasyon
20 Kasım 2020Trump'ın Ardından Ağlayalım mı?
15 Kasım 2020Biden Kazandı Diye Bayram Edelim mi?
8 Kasım 2020Uğurlar Olsun Erbil Ağabey
7 Eylül 2020Hangisi vatansever? Vahdettin mi, Atatürk mü?
20 Mayıs 2020Bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm mücadelesinin simgeleri
7 Mayıs 2020Başkasının Acısına Bakmak
27 Nisan 2020Siyaset Kırkpınarında Başaltı Güreşi
17 Nisan 2020Nasıl Güzel Bir İnsan Yitirmişiz
5 Nisan 2020Galiba sürü bağışıklığı politikasının denekleriyiz
2 Nisan 2020Korona ile Mücadelede iktidara güvenmeli miyiz?
25 Mart 2020Corona ile mücadele bahane, felaketi fırsata çevirme şahane
20 Mart 2020'Mehmetçik' gazeteciden 'Mümin' gazeteciye SETA andıcının analizi
8 Ağustos 2019Kanlı Pazar'ın provokatörü Mehmet Şevket Eygi'nin ardından
20 Temmuz 2019Deniz Gezmiş terörist miydi?
14 Temmuz 2019Esra ile Berat'ın düğünü
24 Haziran 2019Erdoğan'ın arkasında 'eşşek' gibi saf tutmak
14 Haziran 2019Elitist faşizmden lümpen faşizme
28 Nisan 2019Beka meselesi değil, Kürt meselesi
31 Mart 2019Yeni Zelanda katliamı da mı Allah'ın lütfu?
20 Mart 2019Bangır bangır ezan terörizmi
18 Mart 2019Tunç Soyer'in babası zalim, ya Erdoğan'ın ataları?
1 Mart 2019Ekonomi Tıkırında!
21 Şubat 2019Cumhuriyet ordusu'ndan NATO ordusuna
13 Şubat 2019Türk sağının ve İslam'ın Maduro aşkı
2 Şubat 201912 Eylül darbesini kimin çocukları yaptı?
18 Ocak 2019Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş başkanı Erdoğan
28 Aralık 2018Beyaz Saray'da Görücüye Çıkan Sarışın Güzel Kadın
8 Aralık 2018Türk Sağının ve İslam'ın Amerika Aşkı-2
21 Kasım 2018Türk Sağının ve İslam'ın Amerika Aşkı
21 Ekim 2018Maganda politik
20 Eylül 2018Oyum Tayyip'e!
20 Haziran 2018Seçimler, Sosyalistler ve HDP
25 Mayıs 2018Vicdan yoksulu siyaset ve yargı
12 Mayıs 2018Türklük Sözleşmesinin güncel krizi
16 Nisan 2018Kürt rüyası
19 Mart 2018Şehidimiz fakirdendi..
14 Şubat 2018Afrin Afrin
5 Şubat 2018Diyanet'in çocuk gelinleri ve dinden özgürleşmek
11 Ocak 2018İç Savaş fermanına karşı direnme hakkı
3 Ocak 2018Tayyip Erdoğan'ın Filistin şovu
23 Aralık 2017Delilsiz Hükümlerle Asılanlar
14 Aralık 2017Hızlandırılmış zabit eğitimi reformu
6 Aralık 2017Fahişeler ve gazeteciler
29 Kasım 2017Atatürkçü Tayyip'ten marksist Tayyip'e!
17 Kasım 2017