Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof. Dr. Cağfer Karadaş’ın sözleri, ana dilde Kur’an okumaya direncin açıklaması olabilir mi? Cağfer Hoca, Kur’an mealini okuyanların ateizme ve deizme yöneldiklerini söylüyormuş..
Muhterem Sallama Cemaati,
Bir insanın kendi ana dilini ötekileştirmesi ne tuhaf! Günlük hayatında her türlü iletişimini ana diliyle kuruyor, sevdasını, sevincini, üzüntüsünü, coşkusunu, öfkesini, şefkatini ana diliyle ifade ediyor; rüyasını ana diliyle görüyor; ibadet söz konusu olduğunda ise ana dilini ötekileştiriyor.
Bu tuhaflık, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Mevlâna için düzenlediği Şeb-i Arus gecesi vesilesiyle bir kez daha ortaya çıktı. Gecede Türkçe Kur’an okunmuş. Way sen misin Allah’ın kelâmını Türkçe okutan! Meğer ne büyük günahmış Kur’an’ı Türkçe okutmak! Hatta günah ne kelime, basbaya faşitlikmiş.
Kuran’ı Türkçe okumanın garabet ve faşistlik olduğunu AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan öne sürdü. Erdoğan partisinin grup toplantısında dedi ki: “Bu zihniyet Mevlâna’nın vuslat yıldönümü kılıfı altında asırların birikimi olan bir geleneği yer ile yeksan etmeye kalktı. Milletimizin yıktığı Kur’an’ı Türkçe okutma garabeti Mevlevilik adı altında İstanbul’da sergilendi. Buldukları her fırsatta tek parti faşizmine dönüyorlar. Bu zihniyet Kur’an’ı Kerim’i ve ezanı Türkçe okumak garabetine kalkıştı.”
AKP Genel Başkanı böyle der de Diyanet durur mu? Diyanet de sıcağı sıcağına, Türkçe ibadet ve ezanın caiz olmadığını buyurdu. Diyanet’e göre, “Kur’an-ı Kerim lafzı ve manasıyla Arapça olarak indirilmiştir; Kur’an’ın tercümesi Kur’an hükmünde değildir, dolayısıyla meal ve tefsirleri okumak caiz değildir. İbadet olarak okunduğunda Kur’an aslî lafızlarıyla okunmalıdır. Aynı şekilde ezan da Arapça okunmalıdır.”
İktidar kapısına tasmalanmış kanaat tacirleri de aynı şeyleri ekranlardan sayfalardan boca edince İBB Ekrem İmamoğlu geri adım attı; Türkçe Kur’an okunmasından haberinin olmadığını belirterek, “Bence de Şeb-i Arus töreninde, yüce Kuran’ın Arapça okunması gerekir” dedi.
*
Ya eyyühel ihvan,
İnsanın kendi ana diliyle ibadet etmesi, kutsal kitabı ana diliyle okuması neden günah veya faşistlik olsun ki?
AKP Genel Başkanı Erdoğan 2015 Haziran seçimi öncesinde Van’da, Siirt’te, Diyarbakır’da, Batman’da, bölgenin diğer illerinde düzenlediği mitinglerde elinde Kürtçe Kur’an sallayarak oy isterken faşistlik mi yapıyordu?
Ana dilin böylesine ötekileştirilmesi nedendir? Türkçe veya Kürtçe, ana diliyle ibadet etmek, kutsal kitabı ana diliyle okumak neden günah ilan edilir? Araplar kendi ana dilleriyle ibadet ediyorlar, Kur’an okuyorlar diye günah mı işliyorlar?
Başka bir ifadeyle, nedendir bu ana dille ilgili takıntı? Ana dilde eğitim isteyen Kürt bölücü ve terörist; ana dilde ibadet etmek isteyen Türk faşist ve günahkâr! Reva mıdır?
Kur’an lafzıyla manasıyla Allah kelamıdır, tercümesi (yani meali) Kur’an sayılmaz! Diyanet ve bilumum 657’den maaşlı “evliyalar” böyle derken, Arapça Kur’an’ı anlamadıklarını, dolayısıyla Türkçe’ye çeviremediklerini itiraf etmiş olmuyorlar mı? Madem Arapça Kur’an’ı anlamakta çevirmekte bu kadar acizler; ateistinden deistine, alkoliğinden akşamcısına, Alevisinden gayrimüslimine ve light Müslümanına, herkesin ödediği vergiyle Sünni ruhbanlık yapmaya, el kesesinden beleş sevap kazanmaya utanmıyorlar mı?
Daha vahimi, “Kur’an tercüme edilemez” demekle Allah’ın insanlara anlaşılamaz, Arapça’dan başka dile çevrilemez bir kitap gönderdiğini söylemiş olmuyorlar mı?
Tam da böyle söylemiş oluyorlar ve böyle derken, Fetullah’ın gazetesi Zaman’ın yazarı Ahmet Kurucan’ın dediklerini tekrarlamış oluyorlar. Ahmet Kurucan da “Manasını anlamadan Kur’an okumak” başlığı altında, Kur’an’ı anlamanın öncelikli şart olmadığını söylemişti. Çünkü: “Kur'an beşeri bir kelam, insan mahsulü bir beyan değildir. Dolayısıyla Kur’an’ın var oluş gayesini ‘efradını cami, ağyarını mani’ bir şekilde anlamak, kavramak, anlatmak beşer aklının idrak sınırlarını aşar. Çünkü bu, İlahi iradenin her şeyine vâkıf olmayı gerektirir ki beşer için tek kelime ile muhaldir." (Zaman, 9 Nisan 2009.)
Ahmet Kurucan, izleyen yazılarında da ibadet dilinin Türkçe olamayacağını vurgulamıştı: “Herkesin kabullendiği ‘Kur'an’ın manası anlaşılmalıdır’ ile başlayan masum söylemler ‘manası anlaşılmayan Kur’an okunmamalıdır; ibadet dili Türkçe olmalıdır’ noktasına kadar uzandı. Üç haftadır ifadeye çalıştığımız da işte bu.” (Zaman, 16/23 Nisan 2009.)
*
Kardeşler,
Kur’an’ın apaçık bir kitap olarak vahyedildiğine dair çok sayıda ayet var. Buna karşın Kur’an’ı anlamak mümkün müdür, anlaşılması şart mıdır, anlamak mümkünse nasıl anlaşılmalıdır tartışması İslam tarihi boyunca sürmüştür ki, “hulefâ-yi râşidîn” bile başa çıkamadı. Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali’den sadece Ebubekir (o da iktidarı çok kısa sürdüğünden olsa gerek) yatağında son nefesini verdi, diğerleri başka Müslümanlar tarafından katledildi. Peygamber’in bir düzine torunlarının kafaları da Müslümanlar tarafından kesildi. Ve günümüzde Diyanet’in açıklamasına göre her gün 900 dolayında Müslüman kardeşleri tarafından katledilmektedir; katil de maktûl de haykırarak tekbir getirmektedir. (Bakınız: “Korkutan rakamı Diyanet açıkladı”, Yeni Akit, 19 Temmuz 2014.)
Peki, “Kur’an Arapça’dan başka dile çevrilemez” bahanesiyle ana dilde ibadete direnç, kutsal kitabın ana dilde okunmasına memnuniyetsizlik nedendir? Hatırlanmalı ki, bu coğrafyada kutsal kitabın matbaada basılmasına da direnç gösterildi, matbaa 277 yıl gecikmeyle kurulabildi ve ilk matbaanın ömrü ancak üç yıl oldu.
Ana dilde ibadete direnç, şu ayetle ilgili olabilir mi? “Anlayabilesiniz diye biz onu Arapça Kur’an olarak indirdik.” (Yusuf:2, Diyanet meali.)
Peki Arapça bilmeyen konuşmayan halklar kavimler ne olacak? Onlar için de şöyle bir ayet var: “İstisnasız her peygamberi kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara açık açık anlatsın.” (İbrahim: 4, Diyanet meali.)
Bu anda, “Kendi kavimlerine açık açık anlatmaları için Türkçe Kürtçe dilleriyle hangi peygamberler gönderildi?” sorusuna takılmayalım. Ana dilde ibadete neden direniyorlar sorusuyla devam edelim.
Ana dilde ibadete direncin yukarıdaki ayetlerle ilgisi yoksa, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof. Dr. Cağfer Karadaş’ın sözleri, ana dilde Kur’an okumaya direncin açıklaması olabilir mi? Cağfer Hoca, Kur’an mealini okuyanların ateizme ve deizme yöneldiklerini söylüyormuş: “Ateist ve deistlerin temel argümanları şu anda felsefi olmaktan ziyade Kur’an çevirileri üzerinden oluşmaktadır. Meal çevirisi, bağlamı tam veremiyor. Din kültürü öğretmenleri Diyanet’ten ücretsiz meal isteyip öğrencilere dağıtıyorlar. Öğrenciler okumaya başlayıp anlamlandırma sorunu yaşadıklarında kafaları karışıyor ve işte bu akımlara yönelebiliyorlar.” (Aktaran Faruk Beşer, Meal okumak gençleri dinden uzaklaştırıyor mu? Yeni Şafak, 5 Haziran 2020.)
Üzerinde düşünmeye değer bir saptama olduğunu belirtmekle kalalım. Sadece meali üzerinde değil, Arapça aslının ne anlama geldiği de 1400 yıldır kan revan içinde tartışılmaktadır. Öyle ki, Kur’an’ın Arapça lafzının bile ilahi manayı yansıtma gücünde olmadığı dahi savunulabilmektedir. Hatta, orucun hangi hallerde bozulacağı hususunda bile hâlâ farklı görüşler ortaya atılabilmektedir.
*
Kardeşler, ağalar, evliyalar, papazlar, keşişler,
Bırakın insanlar istedikleri gibi inansınlar veya inanmasınlar;
İnananlar nasıl ve hangi dilde canları istiyorsa öyle ibadet etsinler.
Yeter ki, başkalarına zorbalıkla dayatmasınlar ve Diyanet gibi örgütler eliyle başkalarının kesesinden sevap peşinde koşmasınlar.
En önemlisi de Allah, Peygamber ve Kur’an ile aldatmasınlar!
Aşk ile!!!
İbnü’l Sallama Hükümran Efendi
Yazarın Dİğer Yazıları
Salgın Günlerinde 'Haşere' İtlafı
22 Ocak 2021Hrant'ın Katilleri ve Dostları
19 Ocak 2021Eksik Söyledin Fikri Sağlar
7 Ocak 2021Belbuka Karakoluna Masa Sandalye Alalım!
4 Ocak 2021Çıplak Aramanın Tüzüğü
24 Aralık 2020Damat Berat Nerede ?
22 Aralık 2020'Hayata Dönüş' Katliamı
19 Aralık 2020Tank Palet'in Altında Ezilen Ahlak
10 Aralık 2020Millet İttifakı'na Operasyon
20 Kasım 2020Trump'ın Ardından Ağlayalım mı?
15 Kasım 2020Biden Kazandı Diye Bayram Edelim mi?
8 Kasım 2020Uğurlar Olsun Erbil Ağabey
7 Eylül 2020Hangisi vatansever? Vahdettin mi, Atatürk mü?
20 Mayıs 2020Bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm mücadelesinin simgeleri
7 Mayıs 2020Başkasının Acısına Bakmak
27 Nisan 2020Siyaset Kırkpınarında Başaltı Güreşi
17 Nisan 2020Nasıl Güzel Bir İnsan Yitirmişiz
5 Nisan 2020Galiba sürü bağışıklığı politikasının denekleriyiz
2 Nisan 2020Korona ile Mücadelede iktidara güvenmeli miyiz?
25 Mart 2020Corona ile mücadele bahane, felaketi fırsata çevirme şahane
20 Mart 2020'Mehmetçik' gazeteciden 'Mümin' gazeteciye SETA andıcının analizi
8 Ağustos 2019Kanlı Pazar'ın provokatörü Mehmet Şevket Eygi'nin ardından
20 Temmuz 2019Deniz Gezmiş terörist miydi?
14 Temmuz 2019Esra ile Berat'ın düğünü
24 Haziran 2019Erdoğan'ın arkasında 'eşşek' gibi saf tutmak
14 Haziran 2019Elitist faşizmden lümpen faşizme
28 Nisan 2019Beka meselesi değil, Kürt meselesi
31 Mart 2019Yeni Zelanda katliamı da mı Allah'ın lütfu?
20 Mart 2019Bangır bangır ezan terörizmi
18 Mart 2019Tunç Soyer'in babası zalim, ya Erdoğan'ın ataları?
1 Mart 2019Ekonomi Tıkırında!
21 Şubat 2019Cumhuriyet ordusu'ndan NATO ordusuna
13 Şubat 2019Türk sağının ve İslam'ın Maduro aşkı
2 Şubat 201912 Eylül darbesini kimin çocukları yaptı?
18 Ocak 2019Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş başkanı Erdoğan
28 Aralık 2018Beyaz Saray'da Görücüye Çıkan Sarışın Güzel Kadın
8 Aralık 2018Türk Sağının ve İslam'ın Amerika Aşkı-2
21 Kasım 2018Türk Sağının ve İslam'ın Amerika Aşkı
21 Ekim 2018Maganda politik
20 Eylül 2018Oyum Tayyip'e!
20 Haziran 2018Seçimler, Sosyalistler ve HDP
25 Mayıs 2018Vicdan yoksulu siyaset ve yargı
12 Mayıs 2018Türklük Sözleşmesinin güncel krizi
16 Nisan 2018Kürt rüyası
19 Mart 2018Şehidimiz fakirdendi..
14 Şubat 2018Afrin Afrin
5 Şubat 2018Diyanet'in çocuk gelinleri ve dinden özgürleşmek
11 Ocak 2018İç Savaş fermanına karşı direnme hakkı
3 Ocak 2018Tayyip Erdoğan'ın Filistin şovu
23 Aralık 2017Delilsiz Hükümlerle Asılanlar
14 Aralık 2017Hızlandırılmış zabit eğitimi reformu
6 Aralık 2017Fahişeler ve gazeteciler
29 Kasım 2017Atatürkçü Tayyip'ten marksist Tayyip'e!
17 Kasım 2017Devrimlerin Devrimi
9 Kasım 2017İkinci 'İstiklal Harbi'nin başkomutanı Erdoğan!
25 Ekim 2017Tayyip Erdoğan da metal yorgunudur
12 Ekim 2017Nuriye Semih ölmemeli!!!
3 Ekim 2017Tayyip Erdoğan için endişeliyim: Keşke Amerika'ya gitmeseydi!
20 Eylül 2017Seyahatname-i Rahmi Çelebi: Yosemite'nin Gözyaşları
13 Eylül 2017Seyahatname-i rahmi çelebi, Amerikanın yeniden keşfi!
22 Ağustos 2017Haram para ile hac!!!
7 Ağustos 2017Rojova Kürtleri düşmanımız değildir!
23 Mayıs 2017Ankara'da hakimler yokmuş!
6 Mayıs 2017Aşık Peygamber'den aşık imama insanlık halleri
24 Nisan 201715 Temmuz kontrollü bir darbe miydi?
15 Nisan 2017Peygamberler Günahsız masumlar mıdır?
23 Mart 2017'Dileeeeek, Dilek... Oy Dilek!'
9 Mart 2017Erdoğan: Fetullah'ın din kardeşi Bahçeli'nin ülküdaşı!
6 Mart 2017Hitler ve Mussolini'den Erdoğan'a
25 Şubat 2017Referandumdan evet çıkmazsa iç savaş mı çıkacak?
20 Şubat 2017Genelkurmay Başkanı için çok üzülüyorum!
8 Şubat 2017Otobüste linç provası: Kuran Okumak
5 Şubat 2017Referandum Hayırlı olur mu?
30 Ocak 2017Anayasa değişikliği intihar cellatlığıdır!!!
18 Ocak 2017Erdoğan diktasına direnmek yurttaşlık görevidir
11 Ocak 2017Kayseri katliamı
19 Aralık 2016Tayyip istanbul katliamına sahiden üzülmüştür!
13 Aralık 2016Kürdistan Özerk Cumhuriyeti!
9 Aralık 2016Ergenekon'dan 15 Temmuz'a medya
4 Ekim 2016